Son yıllarda Türkiye gündemini meşgul eden politik ve akademik çalışmalarda sıkça kullanılan bir ifade var; Tarihle Yüzleşmek.
Tarihle yüzleşmek demek, sadece bilinmeyen birtakım bilgilerin araştırılıp ortaya konması değil, aynı zamanda yasanmış olayların bileşenlerinin de nesnel bir şekilde incelenip değerlendirilmesi anlamına gelir. Nitekim tarihten öğrenmek, sadece ona nesnel bakmakla mümkün. Peki nesnel-bilimsel-alternatif bir çalışma yapabilmek için tarihsel olaylardaki bileşenleri nasıl ele almak gerekir? Akla ilk gelenler şunlar:
- Taraflar ve taraflar arasındaki güç dengesinin tespiti.
- Ekonomik, politik, sosyal koşulların olaylarla ilişkisinin gerçek tahlili
- Dünya konjonktürünün yaşananlar üzerindeki etkisinin gözetilmesi.
- Olaylarda ismi geçen kişilerin pozisyonları ve üstlendikleri rollerin doğru değerlendirilmesi.
- Belgelerin niteliği.
Kuşkusuz iyi bir tarih çalışmasında -kontekse bağlı olarak- yukarda sayılan bileşenlerin çoğaltılması da mümkün. Önemli olan -sayısı arttığı halde, bu bileşenler arasındaki kompleks ilişkinin sistemini ortaya koyabilmektir. Nitekim tarih bilimi özü itibariyla bunu gerektirir.
4 Kasım 2017 tarihinde Köln´de gerçekleşen toplantıda Prof. Dr. Taner Akçam´ın son kitabı Naim Efendinin Hatıratı ve Talat Paşa Telgrafları üzerine yaptığı sunum belgelere dayalı tarih yazımının altını dolduran bir etkinlikti. Bu etkinlikte sadece yeni bilgiler edinmedik, aynı zamanda bu bilgiler arasındaki ilişkilerin akademik açıdan incelenip tartışılmasına da tanık olduk.
Kitaplar-Tezler-Belgeler:
Ermenilere yönelik soykırım üzerine araştırmalarıyla tanınan tarihçi Prof. Dr. Taner Akçam Ekim 2016 yılında İletişim yay. tarafından basılan Naim Efendi´nin Hatıratı ve Talat Paşa´nın Telgrafları adlı son kitabını tanıttı.
Tanıtıma başlarken kitabın oluşum sürecine değinen Akçam, doğal olarak Aram Andonyan’ın 1921 yılında yayınlanan kitabı The Memoirs of Naim Bey, yine kendisinin geçtiğimiz yıllarda varlığını tespit ettiği Naim Efendi´nin Hatıratı ve 1983 yılında Türk Tarih Kurumu çalışmaları kapsamında Şinasi Orel ve Süreyya Yuca tarafından kaleme alınan Ermenilerce Talat Paşa’ya Atfedilen Telgrafların Gerçek Yüzü adlı kitaplara da değindi.
Bu üç kitabın ortak özelliği 1915-16 yılları arasında Ermenilere yönelik katliamlarla ilgili içişleri bakanlığından gönderilen telgrafları içeriyor olması. Toplam 52 telgraftan oluşan bu belgelerden 22 tanesi orjinal olduğu halde 18 tanesi Aram Andonyan’ın kitabında yer alıyor. Yine birinci el kaynağa (A. Andonyan´ın Meri Terziyan’a gönderdiği mektup) göre bu orijinal belgelerden dördü İstanbul´a gönderilmiş ve orada kaybolmuştur. Kaybolan dört belge Krikor Zohrab’ın katledilmesiyle ilgili telgraflardır. O dönem katliamdan kurtulmayı başaran Ermeni gazeteci Aram Andonyan bu belgeleri rüşvet-para karşılığında Naim Efendi adlı bir Osmanlı memurundan satın aldığını kaydetmiş. Ancak Türk Tarih Kurumu tarafından 1983´te yayınlanan kitapta Naim Bey adlı bir Osmanlı memurunun varlığı inkar edilerek, bu belgelerin de sahte olduğu belirtiliyor. Taner Akçam ise son kitabında Amerika´da yaşayan Krikor Gergeryan´ın, Fransa´daki Nubaryan kütüphanesinin ve Osmanlı arşivlerinin belgelerine dayanarak Aram Andonyan´ın verdiği bilgilerin gerçekliğini bir kez daha teyit ediyor. Bu yanıyla görselleştirecek olursak; aynı konulu araştırmalar birbirini çürütmeye ya da teyit etmeye yönelik tezler dinamiğiyle karşımıza çıkıyor.
Sadece yukardaki görselde belge ve tezlerin birbirleriyle ilişkilerine bakıldığında bile, Ermeniler´e yönelik soykırım hakkında ciddi bir engelleme, inkar ve imha anlayışı olduğu sonucuna varılabilir. Nitekim sunumun ardından yöneltilen sorular da tabu halindeki konuyla ilgili farklı bakışaçıları olduğunu ortaya koydu.
Soru-Cevap:
Yaklaşık 50 kişinin katıldığı toplantıda, sunumdan sonraki soruları daha çok
“Neden Ermeniler´e yönelik bir soykırım yapıldı?// Yaşananlar sistemli bir katliam mı, yoksa bir refleks miydi?// Kendisi henüz milli kimliğe sahip olmadığı halde Türkler´in soykırım yapması nasıl anlaşılabilir?// Ermeniler soykırıma uğrarken diğer etnik grupların yaklaşımı neydi?” şeklinde özetlemek mümkün.
Prof. Dr. Taner Akçam soruları cevaplarken özellikle dönemin politik ve ekonomik koşullarına değindi. 1. Dünya savaşı yıllarındaki güç dengeleri, Anadolu coğrafyası üzerindeki etnik grupların devletle ilişkileri ve 1914´teki Ermeni Reform tasarısının bu katliamda büyük rolü olduğunu belirtti.
Çok kültürlü Anadolu coğrafyasında yaşayan hemen hemen her etnik grubun kendini dezavantajlı ve kurban durumunda gördüğünün altını çizen Akçam, bu psikolojiden vaz geçilmeden tarihle yüzleşmenin gerçekleşemeyeceğini söyledi. Buna bağlı olarak da Ermenilere yönelik soykırımda aktif rol üstlenmiş olan Kürt Raman aşiretini ve aynı aşiretin bugünkü Kürt ulusal hareketindeki yerini örnek olarak gösterdi.
Ayrıca Doğu Perinçek nezdinde resmi ideolojinin Ermenilere yönelik soykırımı „Vatan Savunması“ olarak yansıtmasının altında yatan sebeplerin de neler olabileceğini düşünüp bunun ciddiye alınması gerektiğini vurgulayan Taner Akçam, tarih çalışmalarındaki nesnelliğin önemini vurgulamış oldu.
Bu yanıyla etkinliğin soru-cevap bölümünde; alternatif tarih çalışmalarının bir görüşü temsil etmek, bir şeyi ispatlamaya çalışmak değil de, tarihsel gerçeği mümkün mertebe anlamaya ve kavramaya çalışmak olduğu bir kez daha sabitlendi diyebiliriz.
Etkinlikte sabitlenen en önemli şeyse Talat Paşa Telgrafları’nın gerçekliğiydi. Bu yüzden Ermenilere yönelik katliamın sistemli bir soykırım olup olmadığı konusunda tarihle yüzleşmek isteyenler Talat Paşa´nın telgraflarını okuyabilirler.