Uluslararası İşçi Filmleri Festivali artık 14 yaşında. Bu yıl göstereceğimiz 74 film ile birlikte 14 yılda toplam olarak 835 film göstermiş olacağız. Ücretsiz, sponsorsuz, yarışmasız ‘Alternatif bir film festivalini’, sinemada oluşturulan ‘piyasa’ kurallarının dışında, gönüllü emekle 14 yıldır sürdürüyoruz.
Bir süredir ‘eser işletme belgesi’ bahanesi ile birtakım festivaller tarafından ‘dolaylı’ bir sansür uygulanıyordu. Gururla söyleyebiliriz ki festivalimiz bu sansüre en açık tavır alan ilk festival oldu.
Sinema salon tekelleri ile piyasa/gişe filmi yapan yapımcıların pasta paylaşım kavgasında, iktidara en çok yanaşanlar yani yapımcılar galip geldiler. Ve yapılan yasal düzenleme ile yapımcılar gelir pastasından daha fazla pay alır hale geldiler. Aynı yasal düzenleme sinemadaki sansürü 2019 yılı itibarı ile resmileştirdi. Artık sansür kurulları üzerinden filmler vizyona girecek.
Bu yıl festivalimize rekor sayıda başvuru yapıldı. Elbette bu durumun birçok sebebi var. Sözünü film yaparak söylemek isteyenlerin sayısının artması sebeplerden bir tanesi. Diğer bir sebep ise muhalif/alternatif sinema yapanlar için mecra sayısının azalmış olması. Birçok festival var olan sansür düzenine teslim oldu. AVM’lere sıkışmayan alternatif gösterim mekanlarında sansürsüz ve ücretsiz gösterim yapan bir festivaliz. Festivalimize filmi ile başvuran tüm sinemacı dostlarımıza teşekkür ediyoruz.
***
Dünyanın birçok ülkesinden bazıları ülkemizde ilk defa gösterilecek ve bizim için çevrilmiş çok özel filmler seçtik. Japonya’dan Çıplak Ada (Hadaka No Shima), Meksika’dan Umudun Mutfağı (La Cocina de Las Patronas), yönetmeni festivalimizin konuğu olarak Arjantin’den gelecek olan Mart (Marzo), İspanya’dan Görünmez el (La Mano Invisible), Ken Loach’ın yönetmeni olduğu Mclibel Türkiye’de ilk defa festivalimize gösterilecek filmlerden bazıları.
Ken Loach’ın 1996 yılındaki Carla’nın Şarkısı (Carla’s Song) filminden bu yana tüm filmlerinin senaristi sevgili Paul Laverty 2012 yılında festivalimizin konuğu idi. O tarihten itibaren onunla dostluğumuz sürdü. Bu yıl bize senaryosunu kendisinin yazdığı bir filmi önerdi. Festivalimizde daha önce gösterdiğimiz ‘Yağmuru Bile’ (También la lluvia) filminin yönetmeni Iciar Bollein’in 2016 yapımı Zeytin Ağacı (El Olivio) filmini Türkiye’de ilk defa göstereceğiz.
Türkiye’de ilk defa gösterilecek bir diğer filmimiz Antifaşist (Antifascisterna) filmi İsveç’ten. Bugün faşizmin Avrupa’da nasıl kitleselleştiğini ve ona karşı mücadele eden antifaşistleri akıcı bir dille anlatmış.
***
Arkadaş Z. Özger’in Pencere şiiri bizim bu yıl ki temamıza rehberlik etti.
Pencereyi aç
Sesin sarsın dünyayı
Duyulur elbet ta ötelerden
Yürek kendini tanır
Biz festivalde perdeleri açıyoruz, sesimiz, film yapanların sesi sarsın dünyayı diye, siz pencerenizi, perdenizi açın, haykırın, sesiniz sarsın dünyayı diye…
İyi Seyirler
Önder Özdemir
Festival Koordinatörü