Özdemir İnce’nin Bütün Şiirleri beş cilt olarak yayımlandı. Bu yazıda onun şiirinin belirgin bazı özelliklerini ve poetik kaynaklarını ele almaya çalışacağım.
İnce’nin Şiirinin Belirgin Özellikleri
İnce şiirinde günlük gözlemler, kesitler ve yaşama deneyimleri yoğunlukla dile gelir. Görmenin şiiri. Karşılaşıp gördüklerini yazar. İzlenimlerin şiiri.(“kahve izlenimleri”, s. 397, cilt 2) İzlenimlerden yola çıkarak varoluşsal konu ve sorunların işlenmesi de söz konusudur. Şair, birçok yerde sözcüklerle bir dünya kurma, gerçekliği yeniden inşa etme isteğini ve çabasını dile getirir. Sözcükler, şairin dünyayla ilişkisinin kurucu unsurlarıdır. Sözcüklerle bir dünya kurma isteğini açıklayan bir poetik arzu ve yönelimle şair gerçekliğe bakışını ortaya koyar. Bu bağlamda tarih ve siyaset, insanlığın/toplumun kendini gerçekleştirme alanı olarak karşımıza çıkar. İnce’nin şiirinde tarih duygusu ve bilinci belirgindir.
İnce’nin şiiri toplumsal ve tarihsel gerçekliğin şiiri olduğu gibi aynı zamanda bireyin şiiridir. Kişinin kendisiyle hesaplaşmaları, varolma mücadelesi, oluş süreci ve kendi benine/benliğine yönelik sorgulamalar onun şiirinin belirgin özelliklerinin başında gelir. Kişinin kendisiyle ilgili hesaplaşmaları hem poetik hem de etik bir özellik taşır. Bu bağlamda sürdürülen mücadelenin ve ödenen bedellerin izlerini de görürüz. İzler ve anımsamalar önemli yer tutar. Geçmişten beslenen, geçmişe dayanan ama yüzü geleceğe dönük bir şiirdir. Bu bağlamda şair bulunduğu yerden ve zamandan yeryüzüne dönük bir yaklaşım ortaya koyar.
İnce’nin şiirinde çağın tanıklığı ve eleştirisi de önemli bir yer tutar. Bu bağlamda söz konusu eleştiri ve tanıklık içinde yaşadığı toplumdan ve sorunlarından insanlığın ve dünyanın sorunlarına doğru uzanır. Kendi toplumunun ve tarihinin gerçeklerinden yola çıkarak çağdaşlığa ve evrensel değerlere doğru bir çaba ve tutum İnce’nin yazılarında olduğu kadar şiirlerinde de saptanabilir. Onun şiirlerinde kendimize özgü olanla evrenselliğin/insanlığın poetik bir kavşakta karşılaşması ve buluşması söz konudur.
Özdemir İnce’nin Şiirinin Kaynakları
Özdemir İnce şiirinde tarihsellik/tarih kadar güncellik de (zamanın sorunları ve olayları) dile gelir. Bu bağlamda Nazım’la bir benzerlikten söz edilebilir. “Yerçekimi” şiiri büyük şairin adını anmadan usta olarak gördüğünü ifade eder. “Her gün “ustam” diyebilmek isterdim sana”.[1]
İnce’nin şiir kaynakları çeşitlidir. Resim, onun şiirinin kaynakları arasında yer alır. Özellikle Ömer Kaleşi, Abidin Dino başta olmak üzere. Heykel sanatı da onun şiirinde yansımalarını gösterir. Jorgen Hausen Sorensen başta olmak üzere. Ayrıca heykel imgesi de şiirinin kurucu unsurları arasında karşımıza çıkar. “Bir Ana Heykeli” şiiri örnek olarak anılabilir. Başka şairler, şiirler ve kimi edebiyatçılar da onun şiirinin kaynakları arasında yer alır. İnce’nin şiirinde şairin/şiirin yazgısını sorgulayan, bu konuda sorular soran bir yön de sıkça görülür.
İnce’nin en önemli şiir kaynaklarından başında tarih gelir. Siyasetname ve Canyelekleri Tavandadır kitapları başta olmak üzere şairin tarihten, tarihsel olandan beslenen bir şiiri geliştirdiği söylenebilir. Bütün Şiirleri’nin 5. ve son cildinde yer alan “Vedasız Son Söz” başlıklı yazısında tarihi “şiirin en önemli kaynaklarından biri” olarak gördüğünü açıklar.
Şiirlerde öznellikle nesnelliğin kesişmesi de dikkat çeken bir olgudur. Bir örnek olarak “Yankı” adlı şiiri anılabilir.[2] Söz konusu kesişme, kişinin içinde yer aldığı mekan, zaman ve gerçeklikle birlikte dile getirilmesi demektir. İnsanın içi ile dış dünya İnce’nin şiirinde birbirinden soyutlanarak ele alınmaz. Bu nedenle bir duygu ya da düşünce şiiri değildir. Şiirde duygu, düşünce ve yaşama deneyimleri birlikte dile gelir. Şiirin kaynağı yaşamdır. Yaşam derken de bireyin yaşamı ve deneyimleri temelinde insanlık tarihine ve özelde kendi halkının/toplumunun tarihine ilişkin bağları dikkat çeker. Elbette öznenin kendi kişisel tarihi, çocukluğu da şiirlerde önemli bir yer tutar. Geçmişe duyulan belirgin bir ilgi söz konusudur. Bu ilgi doğum öncesi evreye kadar uzanır. Şiirimizde bu temayı ilk işleyen şair İnce’dir sanırım. Ağustos 1936 adlı kitabına bakılabilir.
Türk şiirinin en üretken şairlerden biri olan İnce, beş cilt olarak yayınlanan şiirlerinde de görüldüğü gibi, ele aldığı temalar, konular bakımından büyük bir çeşitlilik gösterir. Şiirlerinde kullandığı yöntem, teknik ve ifade araçları bakımından da biçimsel arayışlar, yenilikler ortaya koymuştur. Şiirini oluştururken edebi ve kültürel kaynaklardan yararlanması ve bunlara gönderimde bulunması da dikkat çeken bir husustur. Okurundan anlama ve öğrenme çabası bekleyen bir şiirdir.
Kendi toplumun/ülkesinin sorunlarıyla olduğu kadar dünyanın/insanlığın sorunlarıyla da ilgilenen ve bunları şiirine dönüştüren İnce’nin şiirlerinin insan olmanın anlamını ve insan olma serüvenini de içeren yönleriyle şiirimizde önemli bir yeri olduğunu söyleyebiliriz. Başka şairlerin ve şiir geleneklerin izinde değil kendi açtığı, açmaya çalıştığı patikalarda yürüyen bir şiir. İnce’nin şiirinde tarih bilincinin ışığı parıldar. Onun işaret ettiği poetik ufuk, insanın şimdiden geçmişe ve geleceğe bakma olanaklarıyla birlikte içinde bulunduğu gerçekliği eleştirel bir tavırla kavrama ve eyleme yönelik varoluşsal ve etik nitelikli çağrısıyla da değerlidir.
[1] Özdemir İnce, Bütün Şiirleri 1. Cilt, s. 301, Sia Kitap, 2022.
[2] Bütün Şiirleri 2. Cilt, “Yankı” şiiri, s. 10.