19 Aralık 2002’de kaybettiğimiz yazar, eleştirmen, yayıncı ve eğitimci Memet Fuat, ölüm yıl dönümünde Boğaziçi Üniversitesi Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Araştırma Merkezi tarafından düzenlenen “Çağını Görebilen Yazar: Memet Fuat” isimli panel ile anıldı. Memet Fuat’ın dergiciliği, eleştirmenliği ve yayıncılığının konuşulduğu panelde Memet Fuat’ı tanıyanlar onun hayatlarında bıraktığı izleri katılımcılarla paylaştı.
Ardında bıraktığı 100’ü aşkın eserle Türkiye edebiyatını şekillendirmiş, Türkçeye çok önemli katkılarda bulunmuş, manevi oğlu olduğu Nâzım Hikmet’in külliyatının günümüze eksiksiz ulaşmasını sağlamış, yayıncı, dergici, eleştirmen, yazar, çevirmen ve spor tutkunu Memet Fuat’ın (1929-2002) edebi yönü ve çok yönlü kişiliği ölüm yıl dönümünde Boğaziçi Üniversitesi’nde anıldı. Panelin açılış konuşmasını gerçekleştiren Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Murat Gülsoy, Memet Fuat üzerindeki Nâzım Hikmet etkisinin çok önemli olduğundan bahsederek “Nâzım Hikmet’in kendi edebiyat anlayışını Memet Fuat’a nasıl aktardığını mektuplarında görebiliyoruz. Memet Fuat’ın da sonra bu etkiyi nasıl sürdürdüğünü kendi edebiyatı üzerinden takip edebiliyoruz,” ifadelerini kullandı.
Memet Fuat’ın annesi Piraye Hanım aracılığıyla Nâzım Hikmet’in külliyatının günümüze ulaştırılmasındaki rolünü açıklayan Murat Gülsoy, yazarın aynı zamanda aralarında Latife Tekin ve Küçük İskender gibi yazar ve şairlerin de olduğu genç edebiyatçıları keşfeden ve destekleyen yönüne de değindi.
Memet Fuat’ın dergiciliği, yayıncılığı ve eleştirmenliğinin konuşulduğu ilk panelde, Yalçın Armağan 1960 ve 1980 yılları arası Memet Fuat’ın eleştiri anlayışı üzerine konuştu. Fuat’ın eleştiri anlayışını aynı dönem eleştirmenleri Attilâ İlhan, Asım Bezirci ve Fethi Naci ile karşılaştırmalı olarak değerlendiren Armağan, dört eleştirmenin de kendisini Marksist olarak tanımlamasına rağmen eleştiri pratiklerinde önemli farklılıklar bulunduğunu belirtti: “Marksist eleştiri anlayışında bulunan edebiyatın toplumsal bir görevi olması ve estetik niteliğinin öne çıkması arasındaki gerilim, Memet Fuat’ın eleştiri anlayışını da başından beri etkiliyor. Fuat’ın eleştiri anlayışının asıl gücü ise edebiyatın estetik yanını vurgulamasından kaynaklanıyor.” Sanatçının özgürlüğünü savunan eleştiri anlayışı nedeniyle 1960-1980 arası dönemde Memet Fuat’ın çok eleştirildiğini paylaşan Yalçın Armağan, yazarın eleştirilere rağmen metin merkezli ve estetiği vurgulayan bir tavra sahip çıkmış olduğunu vurguladı.
“Düşünsel katılaşmaları önleyecek bir yayıncılık anlayışı”
“Türkiye Yayınclığının Dönüştürücüsü” başlıklı konuşmasıyla Memet Fuat’ın yayıncı kimliğine değinen Sevengül Sönmez ise Memet Fuat’ın yayıncılığı bir sanat yapıtını kitap haline getirmek olarak anladığını paylaştı. “Yenilikçi, cesur, düşünsel katılaşmaları önleyecek ve çok yönlü bir yayıncılık anlayışına sahip olan Memet Fuat’ın yayıncılık anlayışı bugün için bile modern bir yerde konumlanıyor,” ifadelerini kullanan Sönmez, Fuat tarafından “her konuya açıklık getirme” amacıyla kurulan De Yayınevi’nin hikâyesini de katılımcılara anlattı.
Memet Fuat’ın bir yayıncı olarak kitap seçimlerinde modaların olduğuna inanmakla birlikte modanın dışına çıkan kitapları da yayınlayabildiğini vurgulayan Sevengül Sönmez, kitapların Türkiye’nin her noktasına ulaşabilmesi için kurduğu posta ağından da bahsetti. Yazarın Murat Belge, Cevat Çapan gibi Türkiye’nin önemli çevirmenlerinin keşfedilmesindeki rolü ve kitabın emekçisi olan herkesin isminin kitabın künyesinde yer aldığı ilk örnekleri yayınlaması da Sönmez’in konuşmasında değindiği başlıklar arasındaydı.
Adam Yayınları’nda başlayan ve uzun yıllar süren dostlukları üzerinden Memet Fuat’ın editör ve dergi yayıncısı yönleri hakkında konuşan Semih Gümüş ise “Memet Fuat, kitabın yayına hazırlanması sürecinde karşılaşılan sorunlar hakkında kapsamlı bir şekilde düşünen ilk insanlardan biriydi.” ifadelerini kullandı. Gümüş ayrıca, öykünün durgunluk dönemini kırmak için Adam Yayınları bünyesinde çıkartılmaya başlanan Adam Öykü dergisinin yayınlanma hikâyesinden ve derginin öykü türünün çok okunan bir tür haline gelmesindeki rolünden de bahsetti.
“Dilerim yeni kuşakların da Memet Abileri olur”
Gazeteci ve yazar Turhan Günay’ın moderatörlüğünde gerçekleşen ikinci panelde ise Memet Fuat onu tanıyanların gözünden anlatıldı. Memet Fuat’la geçirdiği 22 yıl üzerinden yazarın kendisindeki izlerini paylaşan şair, yazar ve çevirmen Turgay Fişekçi, “Memet Fuat’la 1 Kasım 1980 günü tanışmıştık ve hala hatırlıyorum ilk gördüğüm anda onun duruşuna hayran olmuştum,” ifadelerini kullandı. Memet Fuat’ın önerisiyle Edip Cansever, İlhan Berk, Attilâ İlhan gibi şairlerin toplu şiirlerinin ve Pertev Naili Boratav, Niyazi Berkes gibi unutulmuş düşünce insanlarının kitaplarının yayınlandığını vurgulayan Fişekçi, 1990’lı yıllardan sonra edebiyatın piyasalaşmasının yazarı çok etkilemiş olduğunu aktardı: “Edebiyatın bir iş haline gelmesi Memet Fuat’ı çok üzmüştü. Bir defa bana ‘Ben edebiyatın böyle bir şey olacağını bilseydim edebiyatçı olmazdım, ben insanlara faydalı olmak için edebiyatçı oldum’ demişti.”
“Hep Memet Abi” başlıklı konuşmasıyla ilk kitabı Sevgili Arsız Ölüm’ün yayınlanmasından itibaren Memet Fuat’ın hayatındaki yerini dinleyicilerle paylaşan yazar Latife Tekin ise “İlk kitabımın yayınlanma sürecinde Memet Abi yanımda olduğu için çok şanslıydım. Çok gençtim ve çok basınç altında kaldım, edebiyat ortamının ciddiyetinin farkında değildim ama Memet Fuat başıma gelecekleri sezerek ilk kitabım yayınlanmadan ikincisini bitirmemi istedi” ifadelerini kullandı. İlerleyen yıllarda kitap yazarken de Memet Fuat’ın notları olmazsa o kitabın gerçek olmayacağını hissettiğini paylaşan Latife Tekin, yazarlık serüveninin başlangıcında Memet Fuat’la karşılaştığı için çok şanslı olduğunu vurgulayarak ve yeni kuşakların da “Memet Abi”lere sahip olması dileklerini paylaşarak konuşmasını sonlandırdı.
“Memet Fuat, inanmaktan çok anlamaya çalışan biriydi”
Memet Fuat’ın keşfettiği çevirmenlerden biri olarak panele katılan akademisyen, şair, yazar ve çevirmen Cevat Çapan ise Memet Fuat’la olan yakınlığının yazarın Nâzım Hikmet’in oğlu olduğunu öğrenmesiyle başladığını belirtti: “O yıllarda Nâzım Hikmet edebiyatı sevmemizde ve şiiri keşfetmemizde öncüydü. Memet Fuat’ın da ona bu kadar yakın olan bir insanın yazdıkları ilginç olacaktır düşüncesiyle hayatımızda önemli bir yeri oldu.” Memet Fuat’ın Nâzım Hikmet’in en iyi öğrencilerinden biri olduğunu ifade eden Çapan, Fuat’ın inanmaktan çok anlamaya çalışan ve eleştirel bilinç ve duyarlılık aşılayan yönünden de bahsetti.
Panelin kapanış konuşması ise Memet Fuat’ın oğlu Kenan Bengü tarafından yapıldı. Babasının kendisini ve arkadaşlarını spora yönlendirmesinden ve sporcu ve edebiyatçı kişiliğinin önemli benzerlikler taşıdığından bahseden Bengü, “Edebiyatta da sporda da yeni insanlar yetiştirmek ve onların önünü açmak babam için çok önemliydi, hep gençleri desteklerdi,” ifadelerini kullandı. Bengü, ayrıca yazarın tartışmayı seven ve karşısındaki insanı dikkatle dinleyen yönü ve bu yönünün edebiyatçı ve eğitimci kimliklerine yansıyan özellikleri hakkında da dinleyicilerle izlenimlerini paylaştı.
Kaynak: BÜ Kurumsal