Adı ‘temsilî demokrasi’ veya ‘Batı demokrasisi’ denilen bir oyun sahneleniyor… Oyunun senaryosu ‘kutsal devlet’ tarafından yazılıyor, kaşarlanmış profesyonel burjuva politikacıları – siyasi partiler- tarafından da oynanıyor… Gerçi seçimlerle seçilenler değişebiliyor da şeylerin seyri hiçbir zaman değişmiyor… Seçilenler seçenleri temsil etmediği için… Siyasetin bir meslek, profesyonellerin işi olduğu durumda başka türlü olması mümkün değildir… 76 yıldır oynanan ‘demokrasi oyunu seyirciyi oyalamak üzere sahneleniyor… Oysa demokrasi ‘yurttaş bilincine’ sahip insanları varsayar….
Korona ve insanlık*
Yuval Hariri’ye göre, beslenme zincirinin en üstüne o kadar çabuk çıktık ki, beynimizin ilkel bölgesi olan limbik sistem hâlen buna inanmıyor. Bu yüzden de hayatta kalmak için avcı/toplayıcı grup hâlinde yaşamamız gerektiğini düşünüyor.
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü sebebiyle Mirabal Kardeşler
"Dünya Kadınlar Günü" olarak 8 Mart gününün belirlenmesine kaynaklık eden olay konusunda muhtelif tartışmalı iddialar mevcuttur. Bunlardan biri, Rusya'da çarlığın yıkılmasına yol açan 1917 Şubat Devrimi'nin 8 Mart günü yapılan kadın yürüyüşü ve grevleri ile başlamış olması, bir diğeri 8 Mart 1908'de ABD'nin New York kentinde çoğu sosyaIist olan kadın işçilerin öncülüğünde sendikal haklar ve kadınlara oy hakkı talepleriyle düzenlenen miting.
Diplomalı burjuvaların İhaneti…
Francis Bacon’a atfen ‘bilgi güçtür, bilgi iktidardır’ denir. Esasen paraya ve iktidara giden yol, bilgiye sahip olmaktan geçiyor. Bilgiye sahip olan hem paraya ve hem de güce -iktidara- sahip olabiliyor… Başka türlü söylersek, bu ikisi arasında bir geçirgenlik var… Sınıflı toplumların tarihi bilgi sahibi, dolayısıyla güç ve iktidar sahibi olanların da tarihidir…
Elma ile Armut’un karakter analizi: Bazı erkeklerde narsist kişilik bozukluğu
Psikolog değilim. Hatırladığım kadarıyla öyle adamakıllı iyi bir psikoloji dersi de almadım. Alsaydım hatırlardım. Neyse, ama insan psikolojisi günlük hayatın bir parçası olduğundan psikolojik kavramlar da ister istemez günlük dile giriyor. Narsist kelimesi bunlardan biri.
Şu sevgililer günü dedikleri
İranlı bir şair diyor ki: aşka uçma kanadın yanar.
Mevlana da diyor ki: aşka uçmazsan o kanat neye yarar
Yaşarken şaştığınız gerçekliklerden biri olur:
Var olmak üstüne tuhaf bir yazı
Yolda yürürken bir taşı tekmelerseniz bir nevi tanrı-yaratıcı olursunuz çünkü aynı anda hem var olursunuz hem yok olursunuz, tıpkı taş ile sizin birbirinizi hem var edip hem yok ettiğiniz gibi. Öyle ki tanrının-yaratıcının var olup olmaması, var etmesi veya etmemesinden geçtiğinden sizin ve tekmelediğiniz o taşın gerçekten var olup olmadığı da ancak birinin bir diğerini var edip etmemesinden geçer.
Zenginlik ve Yoksulluğa dair…
Zengin olmak, başkasının emeğinin ürününe el koymaktır. Bir insan ne kadar yetenekli, becerikli, çalışkan olursa olsun, sadece kendi çabasıyla zengin olamaz… Dünyanın en zengin adamı, Amazon’un patronu Amerikalı Jeff Bezos 182 milyar dolar servete sahip. İnsan havsalasını zorlayan bu skandal servet onun üstün yeteneklerinin ve çalışmasının eseri mi? Bu servetin asgari ücretin kaç katı olduğunu bir düşünün…
Kapitalizm dahilinde işsizlik istisna değil kuraldır…
Kapitalizm, insanları üretmek ve yaşamak için gerekli araçlardan mahrum ederek, mülksüzleştirerek, proleterleştirerek sermaye biriktirmektir. Proleter, Latince proletarius’dan türemedir. Hiçbir şeyi olmayan, çıplak, çulsuz, çaresiz, yaşam araçlarından yoksun anlamındadır. Yaşayabilmesinin, varlığını sürdürmenin yegâne yolu, emeğini, çalışma-üretme gücünü kapitalistlere satmaktır.
Bir düş olarak komplo teorileri
Kimimizin inandığı, kimimizin saçma gördüğü, kimimizin bizzat ürettiği birçok komplo teorisi var. Bu meseleden kendini en uzak tutmaya çalışanlar için bile öyle bir an geliyor ki mutlaka kendilerini bu işin içinde buluveriyorlar.
Aspiratör gibi düşünüp baca gibi konuşmak
Bu aspiratörler ne garip aletler, içeriyi kokutmamak için dışarıyı kokutuyorlar. Kokuyu tamamen imha edemezler miydi sanki? Dışarıdaki insanlar apartmanlar arasında gezinirken açlık durumuna bağlı olarak “Ne güzel yemek koktu!”, “Of beee… Çok güzel kokuyor… Canım çekti!” veya “İğrenç! Leş gibi koktu!” diyorlar.
Lüks, doğa, insan, ün ve insan madenciliği
Doğa ve insan birçok kez ayrıştırılır ve karşılaştırılır. Düşüncelerin büyük bir kısmı bu ayrışma ve kıyaslama ile şekillenir. Herhalde bu ayrışma insanın yapısı gereği solipsist ve benmerkezci oluşundan gelir. Oysa ki insanın benmerkezciliği doğadan gelir, doğa da tıpkı insan gibi benmerkezcidir.
Yurttaş mı, tüketici mi?
Yurttaş, bir ülkede yaşayan, bir nüfus cüzdanına- şimdilerde bir kimlik numarasına- sahip olan, beş yılda bir önüne konan sandığa oy atan mıdır? Eğer siyaset arenasında hiçbir etkinliği yoksa, toplumsal yaşamda hiçbir dahli yoksa, toplumun bu gününe ve geleceğine dair söyleyecek sözü, bir fikri yoksa, yasalar ve düzenlemeler gıyabında yapılıp-uygulanıyorsa, ödediği verginin hesabını soramıyorsa… hala ‘yurttaştan’ söz edilebilir mi…
Net sıfır insanlık
İktisat matematiğine göre tüketim, o döneme ait üretimden ancak geçmiş dönemlerin stoku kadar fazla olabilir. Hiç kuşkusuz ekolojik yıkım/felaket ve teknoloji kesişimi de gezegenimizdeki insanın kaynak tüketimi ile oluşuyor. Bu bağlamda asıl dikkat edilmesi gereken üretim ve tüketim miktarından çok, birim zamanda üretim ve tüketimdir yani üretim ve tüketim hızıdır.
İnsanın “Daha”sı
İnsan var olmak yahut yok olmamak için yok etmez, var etmek için yok eder. Karnını doyurmak için değil, tekrar acıkabilmek için yer. Tüm çabası daha fazlası içindir. Peki ama daha fazlası ne için?
Orta sınıfın kültürel sermayesi ve toplumsal (sosyal) mesafesi
Bazı insanların Covid-19 ile ilgili uyarıları ciddiye almaması sadece bu kesimlerin otorite ile kurdukları ilişki ile alakalı değil. Herkesin kendi bilmezlik halinin ya da bilgisizliklerinin kiminle benzeştiği ya da farklılaştığının sınıfsal (ve politik) bir geri planı var.
Pipet kanunları
Bir pipet, pipetliğini yaptığı sürece pipettir. Pipetlik yapmayı bıraktığı noktada, o artık pipet değil, sadece çöptür. Bu, pipet kullanan bir insanın elindeki pipetle kurduğu hukukî ilişkidir.
Toplumsal cinsiyet ve toplumsal cinsiyet eşitliği nedir, ne değildir?
Toplumsal cinsiyet[1] ve toplumsal cinsiyet eşitliği[2] kavramları, feminist hareketin Türkiye’de 1980’ler sonrası yaygınlaşması ile hayatımıza girdi. Feminist aktivistler ve yazarlar, bu kavramlarla ataerkil yapıları eleştirdiler, onları kullanarak kadınların olanaklarını genişletmelerine yol açtılar.
Kapitalizmin son aşaması: Ekolojik felaket
Kapitalizm öncesi dönemin sosyal formasyonlarında, üretim tarzlarında, uygarlıklarda, doğaya verilen zararlar sınırlı ve lokaldi. Üretici güçlerin gelişmişlik düzeyi düşüktü ve kapitalizmde olduğu gibi, üretim ihtiyaçlara yabancılaşmamıştı... Özel Mülkiyet bir doğal hak sayılmıyordu. Bu durum, doğa- toplum- uyumunu korumaya görece daha uygundu. Başka türlü söylersek, doğa-toplum metabolizması sürdürülebilir sınırlar dahilinde kalabiliyordu.
Enloe: “Kadın hakları insan haklarıdır”
Toplumsal cinsiyet ve militarizmle ilgili çalışmalarıyla bilinen feminist yazar, kuramcı ve profesör Cynthia Enloe, Sabancı ve Mimar Sinan üniversitelerinin işbirliği ile düzenlenen seminere katıldı. Enloe seminerde “Kadın hakları insan haklarıdır, bütün insan hakları da kadın haklarıdır” görüşünü vurguladı.
Burjuva uygarlığı potansiyelini tüketti, yolun sonuna geldi...
Son dönemde Dünyanın nerdeyse her yerinde mantar gibi biten halk isyanlarının, protestoların asıl nedeni, isyancıların, taleplerinden ibaret değil. İşte, vergi artışları, zamlar, yolsuzluk, kamu hizmetlerinin yetersizliği, vb. Aslında bu dünyada devrimlerin asıl nedeni, bardağı taşıran son damla değil, bardağın dolu olmasıdır... İtirazlar, çözdüğünden daha çok sorun yaratan ve genel bir 'sürdürülemezlik durumu' yaratmış olan 'bunak kapitalizme' yönelik...
Margaret Benston’ın “Kadınların Kurtuluşunun Ekonomi Politiği” makalesine dair
Monthly Review’in Eylül 1969 sayısında yayımlanan Margaret Benston’ın “Kadınların Kurtuluşunun Ekonomi Politiği” makalesi, birçok bakımdan fevkalade bir metindir. Bunun birinci nedeni yazarın kimliği ve üretiminin toplumsal bağlamıdır. Bir kimya ve bilgisayar bilimleri profesörü olmasının yanı sıra bu alanlarda üretken bir yazar olarak Benston’ın radikal söyleme katkıda bulunan olması pek ihtimal dâhilinde değildi.
Bilimsel yayınlara açık erişim modelleri
Almanya ve İsveç gibi ülkeler, Elsevier gibi bazı büyük yayınevleriyle anlaşmaya varamadıklarından, bu ülkelerdeki araştırmacılar ilgili yayınevinin yaklaşık 2500 dergisinde yayımlanan güncel makalelere erişemiyorlar. Anlaşmaya varılamamasının temel nedeni ise tarafların, elektronik dergilerde yayın ve erişimle ilgili farklı modeller konusunda ısrarcı olmaları.
Yapay zeka neler getiriyor, neleri götürecek?
İnsanlık, tarihinin en önemli, en etkili, en hızlı değişim sürecine girmek üzere. 18. Yüzyılın başında buharlı makinelerin icadı, demir üretiminin artması, demiryollarının yaygınlaşmasıyla birinci sanayi devrimi başladı. 19. Yüzyılın ikinci yarısından itibaren çelik üretim tekniğinin gelişmesi, elektrik, petrol ve değişik kimyasalların üretim sürecine katılması ikinci sanayi devrimi olarak tanımlandı. Seri üretim bu dönemin tipik özelliği oldu.
Bir tuhaf savaş: Açık bilim ve yağmacı dergiler*
Çağımızda yürütülen bilimsel araştırmalar sayesinde insan ömrü uzuyor, sağlık sorunları daha hızlı çözülüyor, yeni ilaçlar bulunuyor, yeni teknolojiler hayatımızı kolaylaştırıyor. Bu araştırma faaliyetleri için yüksek meblağlar harcanıyor ve araştırmacılar istihdam ediliyor. Söz konusu araştırmaları gerçekleştirenler veri üretiyor ve bu verileri kullanarak bilimsel ürünler ortaya koyuyorlar. Problem tam da burada başlıyor.
Karl Liebknecht ve Rosa Luxemburg anısına…
Rosa Luxemburg ve Karl Liebknecht 15 Ocak 1919'da katledildiler. Katledilişlerinin 99'uncu yılında yoldaşlarımızı saygıyla anıyor ve Lev Troçki'nin onların ardından kaleme aldığı yazıyı paylaşıyoruz.
Bilim ideolojisi nedir?
Kolay bir yanıt olarak bilim tarihi, adına “bilim” denen belirli bir kültürel formun tarihidir. Sonra birileri kaçınılmaz olarak, meseleyi derinleştirmek suretiyle hangi kriterin, verili bir zamanda, belirli bir uygulama veya disiplinin bilim adını hak edip etmediğine karar vermede belirleyici olduğunu merak edecektir.
Troçki düşüncesinin güncelliği
77 yıl önce, Troçki 20 Ağustos 1940 günü kendisinin de beklediği gibi Sovyet Gizli Polisi (GPU) ajanı tarafından suikasta uğradı ve bir gün sonra hayata veda etti. Ancak onu öldüren kişinin Stalin’in bir ajanı olduğu ancak on yıl sonra, 1950’de ortaya çıkabildi. Resmi olarak ise, eski Sovyetler Birliği’nde esen Glasnost ‘açıklık’ rüzgarları sırasında 1985 yılında kabul edildi.
İşsizliğin nedenleri robotlar mı? Kapitalizm mi?
Fransız Sosyalist Parti başkan adayı Benoît Hamon “mesleklerin kaçınılmaz yok oluşu”na atıfta bulunarak evrensel garantili gelire (“universal guaranteed income”) dair kendi önerisini savundu. Hamon, dijital teknoloji ve robotların rolü arttıkça bunun “Batı ekonomilerinde yüz binlerce mesleğin” yıkımına neden olacağını düşünüyor.
Hayvanlara eziyet edilmesine karşı gösterilen tepkiler üzerine
Hayvan hakları meselesi bir yandan hayvanların kesimini gösteren şok edici görüntülerin üretilmesi, gıda endüstrisinin kötü yönlerinin açığa çıkarılması diğer yandan da yediğimiz gıdalar hatta giyim-kuşam alışkanlıklarımız konusunda daha fazla sorgulayıcı olmamız vesilesiyle kendini gündeme getirmiş bulunuyor.
Lenin ne düşünüyordu?
1917 yılında Petrograd’ın Finlandiya İstasyonuna doğru uzun yolculuğuna çıkarken Vladimir Lenin acaba ne düşünüyordu? Şubat Devrimi’nin o kadar hızlı bir şekilde başarıya ulaşması herkes gibi Lenin’i de hayrete düşürmüştü. Alman İmparatorunun nazik müsaadesiyle mühürlü bir trende Zürih’ten Avrupa’yı aşarak Rusya’ya giderken bunun kaçırılmaması gereken bir fırsat olduğunu düşünmüş olmalı.
Nisan Tezleri: Rusya sosyalist devrim yolunda...
1917 yılına Rusya, başında Çar’ın bulunduğu bir yönetimle girmişti. Çarlık yönetimi, büyük burjuvazi için gereksiz bir maliyet sebebiydi. İsraf ve baskıcı yönetim Rusya genelinde hoşnutsuzlukları artırıyor, 1905’te olduğu gibi büyük ayaklanmalara da sebebiyet veriyordu.
Bilim, inanç, animizm: Yeryüzü daveti
“[…] [D]ünya muammasının gerçek, kesin çözümü insan zihninin bütünüyle idrak ve tasavvur edemeyeceği bir şey olmalıdır; dolayısıyla daha yüksek türden bir varlık çıkıp onun bize verdiği bütün sıkıntıyı alsaydı, yapacağı açıklamaların hiçbirini kesinlikle anlayamazdık. Bu itibarla şeylerin nihai yani yani ilk sebeplerini, dolayısıyla ilk varlığı, mutlakı veya başka her ne şekilde adlandırmayı tercih ediyorlarsa onu ve onunla birlikte dünyanın neticesinde doğduğu, veya sudur ettiği, veya düştüğü, veya vücuda geldiği, varlığa bırakıldığı, tard edildiği ve açığa çıkarıldığı süreç, sebep, saikler yahut her ne ise bildiklerini iddia edenler, eğer şarlatan değillerse maskaralık edenler, boş palavracılardır.” (Schopenhauer, 2014: 140).
Çağdaş bilim tarihinde epistemolojinin rolü
Epistemoloji ile bilim tarihi arasındaki ilişkiyi inceleyenler için bir olgu, diğer hepsinin ötesindedir. Şöyle ki, bugün biz sıkı ve kesin gerçekler ortaya koymaktan çok daha fazla, araştırma program ve manifestolarına sahip olmakla iştigâl etmekteyiz. Niyet hükümleri mebzul, oysa somut sonuçlar kıt.
Yaşam bilimleri tarihi üzerine: Darwin’den bu yana
Sigmund Freud, psikanalitik teorinin, ilk kez kamu önünde boy gösterdiğinde uyandırdığı çalkantıyı, evvelkilerle, yani on yedinci yüzyılda Galileo kozmolojisi ve on dokuzuncu yüzyılda Darwin biyolojisininki ile kıyaslamıştı. Nitekim bu üç vaka sayesinde insan, şu uyuşturucu yanılsamadan sıyrılmıştı sahiden de: İnsan, kendisi, evrenin merkezinde durmaktadır, soyağacı biriciktir ve nihayet bilinci, ona zihninin ikâmetgâhı konusunda kapsamlı bir vizyon sunmaktadır.
Bilim(ler), kültür(ler) ve semantik patinaj: Polemikçiye sırt çantası
“İki kültür” fenomeninin bilimsel bilgi imalat süreçlerinin karşılaşmasında, hele de kamusallaşmasında bir leitmotiv olarak tedavülde olduğu açıktır. Bir fizikokimyacı olarak C. P. Snow, kavramı 1959 yılında ilk ortaya attığında basitçe bir kompartmanlaşmadan bahsediyordu. Bir tarafta yazınsal aydınlar, diğer tarafta ise biliminsanları vardı. Snow, esas itibariyle yazınsal aydınların gayet kendinden menkûl “aydın” oluşlarından, bu kimliği cüretkârlıkla sahiplenişlerinden müştekidir. Öyle ki kimi biliminsanlarının çağcıl buluşlar hakkında genel okura hitaben kaleme aldıkları popüler ve duru yayınlar dahi, bu kesimce görmezden gelinebilmiştir.
Yükselen sağ popülizm, kısa bir bilanço ve yapılabilecekler
2015 yılında Anglosakson dünyada siyaset sahnesinde büyük bankaları parçalamaktan ya da finansal sektörü toplum yararına denetlemekten bahseden siyasetçiler büyük destek topladılar. Bu destek Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) Bernie Sanders’ın başkan adaylığı kampanyası sürdürebilmesini, Birleşik Krallık’ta da Jeremy Corbyn’in önce İşçi Partisi Liderliği’ne gelmesi, sonra da Tony Blair çizgisini takip eden daha piyasacı bir cepheyi 2016 yılında parti içinde tekrar yenilgiye uğratmasını sağladı. Görünüşte bu ayrım, Güney Avrupa’da sosyalizmden esinlenmiş ve kitle hareketleri ile ilişkisi sorunlu olsa da açık bir şekilde sol siyasal program savunan partilerin yerleşik partileri sallamasıyla birleşmekteydi.