35 yılını eğitime adamış matematik profesörü ve aynı zamanda Boğaziçi Üniversitesi’nde de dersler vermiş olan İrini Dimitriyadis’in yeni kitabı ‘’1950’den Günümüze Eğitim Hayatımızda Rumlar’’, 85 kişiyi kapsayan kolektif bir biyografi çalışması olmanın yanı sıra Rum toplumunun yaşam tarzı, toplumsal travmaları ve onlarla yüzleşme yollarını da gözler önüne sürüyor.
Boğaziçi Üniversitesi’ndeki bilgi birikimini toplumla buluşturmak için BU+ oluşumu tarafından düzenlenmekte olan ‘’Kitaplar Arasında’’ etkinliğinin 5 Mart tarihindeki konuğu 1950’den Günümüze Eğitim Hayatımızda Rumlar isimli kitabıyla, Bahçeşehir Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Elektrik-Elektronik Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. İrini Dimitriyadis oldu.
Lisans ve lisansüstü eğitimlerini Boğaziçi Üniversitesi’nde tamamladıktan sonra 23 yıl Boğaziçi Üniversitesi’nde ders vermiş olan Dimitriyadis, 85 kişinin aile kökenlerini, eğitimlerini, çalıştıkları kurumlara ve topluma olan katkılarını ve öğrencileri ve meslektaşları tarafından nasıl değerlendirildiklerini anlattığı kitabının ortaya çıkış serüvenini dinleyicilerle paylaştı. Boğaziçi Üniversitesi Tarih Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Edhem Eldem’in moderatör olarak katıldığı buluşmada Rumların eğitim hayatındaki rollerinden toplumdaki görünürlüklerine ve mücadelelerine kadar çok sayıda şey konuşuldu.
“En iyisi olma gayretinin altında bir güvensizlik hissi mi yatıyor?”
Kitabın ithaf edildiği üç isim olan Panayot Abacı, Stefanos Yerasimos ve 2015 yılında kaybettiğimiz Boğaziçi Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Vangelis Kechriotis’i anarak sözlerine başlayan Prof. Dr. İrini Dimitriyadis, bu kitabı yazma amacının Rumların toplumsal hayatın farklı alanlarında yapmış oldukları katkıları öne çıkarmak olduğunu belirtti: “Son yıllarda toplumda ortak yaşama duyulan özlem artmaya başladı, ancak nostaljik ortak yaşam anlatılarında Rumlardan çoğunlukla sadece ‘Bakkal Aleko’ ya da ‘Lokantacı Kostas’ olarak bahsediliyor. Ben bu kitaplar Rumların toplumsal hayatın farklı alanlarında da katkı yapmış ve insanların hayatına dokunmuş olduklarını fark ettirmek istedim, içinde olduğum alan da eğitim olduğu için eğitim hayatındaki Rumların hikâyelerini anlatmayı seçtim.” Kitabında yükseköğretimden verdiği örneklerin her birinin bir ilki yaratmış olduğunu paylaşan Dimitriyadis, bazı Rumların en iyisini yapma gayretlerinin altında bir güvensizlik hissi olup olmadığı meselesinin kitabını yazarken derinlemesine düşündüğü sorulardan biri olduğunu aktardı.
Kitabın giriş bölümünü de yazmış olan Prof. Dr. Edhem Eldem ise “Geçmişe dair söylenmesi gereken çok şey var ve bunu artık çoğunluktan birileri de söylemeli, çoğunluk olmanın verdiği görevi üstlenmemiz gerekir,” ifadeleriyle düşüncelerini paylaştı. Eldem aynı zamanda Rum toplumunun topluma hizmet etmiş olduklarını tekrarlamak zorunda hissetmelerinin ciddi bir problem olduğunu belirtti: “Bir Rum bir mimar olduğu kadar bir suçlu da olabiliyorsa o zaman o milletin topluma eşit karıştığına şahit olabilirsiniz.”
Toplumlar söz konusu olduğunda da yemekler ve kültür üzerinden bir benzerlik söyleminin sürekli vurgulandığına dikkat çeken Prof. Dr. Edhem Eldem, “Öbürünü kabul etmek için benzerlik aranıyor, böylece farklar minimize edilmiş oluyor; oysa asıl zenginlik farklılıklardır” sözleriyle ulus devletlerin büyük bir bölümünde benzer sorunların görüldüğünü ifade etti. Eldem sözlerini günümüzde etnik kimliklere yabancı olarak bakılmasının bir kültür ve bilinç kaybına işaret ettiğini belirterek bitirdi.
Söyleşiye katılan konukların da eğitim hayatlarında ve eğitimci olarak görev aldıkları yıllarda yaşadıkları deneyimleri paylaştıkları buluşma, İrini Dimitriyadis’in hedeflerine ulaşırken önyargılı olmayarak güçlükleri güçlük olarak görmemesinin önemini vurgulamasıyla sona erdi.
Prof. Dr. İrini Dimitriyadis’in 1950’den Günümüze Eğitim Hayatımızda Rumlar isimli kitabı “Yükseköğretimde fark yaratanlar”, “Ortaöğretimde hayatlara dokunanlar”, “Eğitmenlik dışı görevlerde bulunanlar” ve “Eğitim hayatımızda yeni nesil” olmak üzere dört ana bölümden oluşuyor. Kitabın başında ise eğitim ve kültür alanında katkıları olmuş olan üç simge isme, Panayot Abacı, Stefanos Yerasimos ve Vangelis Kechriotis’e yer veriliyor.
Kaynak: Gizem Seher / BÜ Haberler