“Auschwitz’den sonra şiir yazılamaz.” diye bir dipnot koymuştu Adorno, estetik tarihine. Ama şiir de yazıldı ve barbarlıklar da devam etti, o zamandan bu yana. İnsanın insanlığından uzaklaştığı, tüm değerlerini acımasızca çiğnediği durumlarda, şiir başkaldırmaktan vazgeçmedi.
Bir toplumdaki, bir kültürdeki ya da bir tarihsel dönemdeki aykırı, muhalif söylemlerin çekirdeğini hep şiir oluşturdu. Çünkü insan tininin soluduğu havadır şiir. Yaşadığımız ahlak ve hukuk ötesi bir dünyada, kan kaybederken insan tini, yaşamın üzerinde barbarlık bulutları çoğalırken şiirin gücüne ihtiyacımız var.
Şiir insanın insan olma ve insan kalma bilinci ve duyarlılığıdır. İçinde şiirselliğin tohumları yeşermeyen insan, eksik, yarım ve dahası çarpık insandır, insancıllığına yabancı ve uzaktır.
Şiir, insanı bir başka insana, giderek insanlığa, insanlığın ruhuna yönelten ve kendi adımlarıyla genişletebildiği bir patikadır. Her şair kendi patikasını yarattığı gibi, her şiir okurunun da kendi patikasında şiirle karşılaşması söz konusudur.
Şiir insanın ve dilin özgürlüğüdür. Yeni bir hayatın, başka bir dünyanın yaratılması, şiirle mümkündür. Şiir aynı zamanda insan aklının ve yüreğinin olanaklarını ve düşlerini de besleyen bir topraktır. “düşünde bile göremez işler/düşlerin gördüğü işleri” demişti ya Can Yücel. Şiirin gördüğü işleri hiçbir şey göremez. Bu şiire ilişkin boş ve temelsiz bir övgü, yüceltme olarak anlaşılmasın. “Başlangıçta şiir vardı.” Bunu hiç unutmayalım. Hiroşima’lardan Nagazaki’lerden sonra, Bağdat’lardan sonra da şiir, “şimdi ve burada” olduğunu ortaya koydu. Bundan sonra da insanın yeryüzünde varoluşunun temel dayanaklarından biri olmaya devam edecektir şiir. Şiir her kültürde, her toplumda farklı seslerle, renklerle, farklı söylemlerle zenginleşerek, uygarlığın seyir defterini oluşturur. Uygarlığın bilinci ve bilinçaltı şiirde dile gelir.
Kirlenen bir dünyada en büyük tehlike şiirsizliktir. Şiirini kaybeden insan, varoluşunun anlamını kaybeder. Şirini kaydeden toplumlar ve kültürler de, çöküş ve tükeniş sürecinde yol almaya başlamış demektir.
Şiir: herkesi her şeyi sorguya çeker. Şiir tanıktır, sanıktır, yargıçtır bazen, kimi zaman da tutuklu, ama özgürlük şarkıları haykıran…
Edip Cansever, şiirin insana ve dünyaya yansıyan bir ışık olduğunu söyler:
“Şairlerin flaşları kalpleridir/Dışarıya da parlamalı biraz.”
Tarihin açık denizlerinde yol alırken insanlık gemisi, deniz feneridir şiir. Şiir, insan tininin kutup yıldızıdır. Kant’ın sözlerini değiştirerek söylersem, “üzerimizde yıldızlı gökyüzü ve içimizde şiir yasası” eksik olmasın.
* Dünya Şiir Günü 2007 Bildirisi. Türkiye Edebiyatçılar Derneği Adana ve Mersin Temsilcilikleri tarafından, 24 Mart 2007’de Mersin Ütopya Kültür Merkezindeki Dünya Şiir Günü Çukurova Kutlaması için hazırlanmıştır.