Darwin ile Wallace’ın Linnean Derneği’nde okunan ortak bildirileri (1858) ve Watson ile Crick’in Nature dergisindeki ünlü makaleleri (1953), türlerin evrimi kuramının iki büyük aşamasının ilk temel metinleridir. Bu önemli metinlere giden keşif yollarının açılmasına iki ilginç kitap esin kaynağı oldu.
Charles Darwin, türlerin evriminin ana mekanizması olarak gördüğü doğal seçilim mekanizmasını, bir rastlantı eseri olarak okuduğu Thomas Malthus (1766-1834)’un bir kitabından esinlenerek oluşturduğunu söylemişti. Politik ekonomist ve nüfus bilimci Thomas Malthus’un bu eseri (An Essay on the Principle of Population – Nüfus İlkesi üzerine bir deneme, Birinci Baskı 1798), esas olarak insan nüfusunun geometrik biçimde artarken onların beslenme kaynaklarının aritmetik biçimde arttığını ve dolayısıyla nüfusu giderek artan insanlar arasında yetersiz hale gelmiş beslenme kaynakları için ölümcül bir rekabetin ortaya çıktığını ve çıkacağını ileri sürüyordu. Bu kavgada ortama en uyumlu olanlar ayakta kalıyordu.
Darwin, Malthus’un bu fikrinden esinlendi ve onu tüm canlılar dünyasına uygulayarak doğal seçilim düşüncesine ulaştı. Darwin’le eşzamanlı değil ama ondan bağımsız olarak doğal seçilim kuramına ulaşmış olan Alfred Russel Wallace da, Malthus’un söz konusu eserini okuduğunu ve doğal seçilim kuramını oluştururken kendisinin de bu eserdeki fikrinden esinlendiğini söylemişti.
Evrim kuramının çok önemli bir başka aşamasını oluşturan ve modern genetiğin kurulmasını sağlayan ikili sarmalın keşfi, 1953’te James Watson ve Francis Crick tarafından gerçekleştirildi. Watson ve Crick’in keşiflerinin temel metni olan “Nükleik Asitlerin Moleküler Yapısı: Dezoksiriboz Nükleik Asit İçin Bir Yapı” başlıklı yazı, Nature dergisinin 25 Nisan 1953 tarihli 4356.sayısında (s. 737-738) yayınlandı. Bu keşifle genetik materyallerin yapısı ve işleyiş tarzları açıklığa kavuşturulmuş oluyordu. Böylece genetik değişimin ve özel olarak mutasyonun evrimdeki rolü, canlıların genel evrimi kuramı içindeki önemli konumunu elde etti ve evrim kuramı daha kapsamlı bir hale geldi.
Çok ilginçtir ki, Watson ve Crick de ikili sarmalı keşfetmelerine giden yoldaki çalışmaları sırasında bir kitabın kendilerini çok etkilediğini ve yönlendirdiğini söylemişlerdi.
Onları birbirlerinden bağımsız olarak etkileyen bu kitap da, ünlü fizikçi, kuantum mekaniğinin kurucularından, Nobel Fizik Ödülü (1933) sahibi Erwin Schrödinger (1887-1961)’in 1944 yılında yayınlanmış olan What is Life? (Yaşam nedir?) adlı kitabıydı. Schrödinger bu kitabında esas olarak, 20. yüzyılın ilk yarısında geliştirilmiş olan kuantum kuramı ile insan (ve diğer canlıların) biyolojisi arasındaki ilişki üzerinde duruyor ve organik dünya ile inorganik dünya arasındaki ilişkileri moleküler düzeyde inceliyordu.
Schrödinger kitabında gen konusunun biyoloji biliminin temel sorunu olduğunu, genlerin ne olduğunu ve nasıl işlediğini keşfetmek için elden gelen çabanın gösterilmesi gerektiğini söylüyordu. Watson, Schrödinger’in kitabını okuyunca çalışmalarıyla ilgili bakış açısının değiştiğini söylemişti. Düşündüğü çalışmayı yürütmek için de İngiltere Cambridge’deki Cavendish Laboratuvarı’nın en mükemmel yer olduğuna karar verdi. (Francis Crick ile de zaten bu laboratuvarda tanışmıştı).
Crick de Watson’dan bağımsız olarak Schrödinger’in kitabını okumuş ve etkilenmişti. (Crick, 1947’de Cambridge Üniversitesi’ne geldiğinde What is Life’ı okumuş bulunuyordu).
Crick daha sonraki yıllarda Schrödinger’in kitabıyla ilgili olarak şunları söylemişti: “Biyolojide moleküler açıklamaların son derece önemli olacağını, üstelik bunun gerçekleşmesinin de çok yakın olduğunu heyecan verici bir biçimde anlatıyordu. Bu daha önce de söylenmişti, ama Schrödinger’in kitabı tam zamanında yayınlanmıştı ve başka türlü biyolojiyle hiç ilgilenmeyecek insanları cezbetmişti.”
Ne Malthus ne de Schrödinger biyologdu. Her ikisinin söz konusu kitaplarının evrim konusuyla doğrudan bir ilgisi de yoktu. Schrödinger’in kitabının biyolojiyle ilgisi elbette vardı fakat yazar düşüncelerini bir fizikçi olarak ortaya koyuyordu. Elbette burada evrim kuramındaki gelişmelere esin kaynağı olmuş bu iki kitabın bilimsel düzeyleri de karşılaştırılamaz. Schrödinger’in kitabı, önemli bir bilim insanının fizik ile biyolojinin arakesitindeki bilimsel düşüncelerini ortaya koyması bakımından şüphesiz bilimsel değeri yüksek bir eserdir. Sonuç olarak bu kitap Crick ve Watson’ın çalışmalarını ve düşüncelerini yönlendirdi. Onların ikili sarmalı keşfetmeleri de hem yeni bilimsel sonuçlara yol açtı hem de evrim kuramının kapsamını genişletti.
Evrim kuramının gelişiminde çok büyük rolleri olan dört bilim insanının bilimsel çalışmalarında ve kuramlarında iki kitaptan esinlenmelerine dair bu öykü, bizi bilimsel keşiflerdeki rastlantıların rolü üzerinde de düşündürüyor.
Bu bilim insanlarının bu kitapları, gerçekleştirdikleri keşiflerinden önce okumuş olmalarında rastlantının belirli bir payının bulunduğunu inkar edemeyiz. Örneğin Darwin, Malthus’un kitabını sıkıntılı bir anında tesadüfen okuduğunu söylemişti. Fakat burada rastlantı belirleyici değildir. Asıl belirleyici unsur, esin verenlerle esinlenenlerin ilişki kurabilmelerine imkan sağlayan bilimsel ve kültürel ortamın yeterli düzeyde oluşmuş olmasıdır.
Bu makale ilk kez 13 Nisan 2018’de sarkac.org internet sitesinde yayınlanmıştır