“Esad hapishanelerindeki işkenceyi anlatan ‘Kabuk‘ romanını, telefonumun izlendiği veya elektronik indirmelerimin güvenlik kurumları tarafından gözetlendiği yönünde histerik bir korku içinde okudum.”
Çeviri kitapların düzeltmenliğini yapan 32 yaşındaki Receb Haldi, Esad yönetimini eleştiren siyasi içerikli romanları okuma konusundaki “dehşet verici” deneyimini bu sözlerle anlatıyordu.
Her iki Esad (baba ve oğul) da politikalarına aykırı kitapların satışına, ithalatına ve okunmasına sıkı yasaklar getirmiş ve yoğun bir sansür uygulamıştı. Haldi, “Suriye devriminin hikayelerini anlatan kitapların her elektronik indirmesinden sonra kendimi Sednaya hapishanesinde hayal ettim ve onları telefonumda kilitli bir belgede saklardım” diye anlatıyor.
Yasak kitaplar yeniden raflarda
Yasaklı kitaplar iki ana kategoriye ayrılıyordu: Birinci grupta siyasi kitaplar ve siyasi tutuklularla ilgili olanlar (hapishane edebiyatı) ile Esad ailesinin politikalarını eleştiren eserler yer alırken ikinci kategori birtakım dini kitapları içeriyordu.
8 Aralık 2024’te Esad rejiminin düşmesiyle birlikte, Suriyeli yazar Mustafa Halifa’nın, İslamcı bir aşırılıkçı olmakla suçlanarak Tadmor hapishanesinde tutulan Hristiyan bir gencin hikayesini anlattığı “Kabuk” romanı da dahil olmak üzere, siyasi içerikli edebiyat başkent Şam’daki kitapçıların raflarına geri döndü.
Iraklı romancı Ahmed Khairy al-Omari‘nin, Suriyelilerin hapishane için kullandığı bir ifade olan “Teyzemin Evi” romanı da geri dönenler arasında.
Beyrut-Şam kitap köprüsü
Eski rejim döneminde Suriyeliler, yasaklı kitapları ya Beyrut’tan satın alıp gizlice Şam’a getiriyor ya da dijital formda elektronik kütüphanelerden indiriyordu.
“Ebu Mamoun” olarak bilinen kitapçı Mahmoud al-Saeed deneyimlerini “Dr. Burhan Ghalioun‘un kitapları ve hapishane romanları gibi kitapları bana gizlice getiren Beyrut’tan bir gençle anlaşmıştım ve bunları sadece tanıdığım gençlere satardım” sözleriyle aktarıyor.
Suriye’nin başkenti Şam’daki Özgürlük Köprüsü‘nün (eski adıyla Başkan Köprüsü) altında kitap tezgahı bulunan Ebu Mamoun, yasaklı kitapların özellikle gençler arasında yüksek talep gördüğünü doğruluyor ancak şunu da ekliyor: “Ama şimdi kimse okumuyor.”
Yasaklı kitapları Suriye’ye sokan isimlerden biri olan Ahmed al-Homsi de deneyimlerini şu sözlerle anlatıyor: “Beyrut-Şam yolunda kitapları araba koltuğumun altında saklardım ve kontrol noktalarında aramalardan kaçınmak için karton karton yabancı sigaraları rüşvet olarak verip dikkat dağıtmaya çalışırdım.”
Yakalanmaktan korkmadığını vurgulayan Al-Homsi ilginç bir noktaya da dikkat çekiyor: “Korkmuyordum, çünkü çoğu güvenlik personelinin bu kitapları anlayacak kültürel birikimi yoktu ve ayrıca rüşvet tüm zorlukları çözüyordu.”
Kitaplar geldi ama okuyan kalmadı
Rejimin düşmesinden önce, Şam’daki birçok kitapçı yüksek kitap fiyatları ve baskılar nedeniyle kapandı.
Eski rejim dönemindeki Şam Valiliği’nin Ekim 2024’te Özgürlük Köprüsü altındaki düzinelerce kitap tezgahını kaldırması yaygın bir hoşnutsuzluğa neden olmuştu. Valilik tezgahları buldozerlerle kaldırıp yaklaşık 200 bin kitaba el koyduktan sonra satıcılar büyük maddi kayıplar yaşadı.
Rejimin düşmesinin ardından bazı kitap tezgahları yeniden kurulmuş olsa da ilgi Esad döneminin çok çok altında. Son yıllarda Şam’daki kitapçı sayısında da önemli bir düşüş yaşandı. Al-Halbouni bölgesinde sadece 20 kitapçı, Özgürlük Köprüsü’nde yedi tezgah ve al-Baramkeh bölgesindeki üniversitenin yakınlarında yaklaşık beş tezgah kaldı.
Kaynak: Enab Baladi