Mesele Kitap Dergisi, elinizdeki 120’inci sayısıyla birlikte 10 yılı geride bırakmış olacak. Aylık matbu dergi yayınlamak bir yanıyla dijital yayıncılıkla rekabet, güncel olanı yakalayamama ihtimali fakat diğer yanıyla da bir ay sonrayı görmeyi başarabilmek demek. Ekonomik zorlukları ve dağıtım sorunlarını saymasak bile, bunlar başlı başına alt edilmesi gereken güçlüklerden birkaçı.
Üstelik Mesele dergisinin son üç yılını bizimki gibi geçirmiş olan “amatör” bir yan yana gelişin, bir yayınevi ve çevresi olmaksızın yedi yıllık birikimin üzerine dergiyi yere düşürmeden sürdürmüş olmasının ve bayrağı ileriye taşımanın başkaca zahmetleri de oldu; ama değdi!
Türkiye’nin politik, ekonomik ve toplumsal sorunlarının derinleşmesine paralel olarak Mesele’nin politik yanının öne çıkması söz konusu olduğunda bundan bir adım bile geri durmadık. Bir kitap ve kültür dergisinin misyonunun sınırlarını yer yer zorladığımızı biliyoruz; ancak bu kaçınılmazdı.
Mesele’nin bir misyonu olduğu söylenebilir mi? Kuşkusuz evet; Mesele, Türkiye’nin mevcut siyasal koşullarında kendisi için değil ama, dahil olduğu ezilen ve sömürülen kesimlerin siyasal, toplumsal cephesi için politik bir yol arayışına katkı yapmaktan çekinmedi. Ancak bu, Mesele’nin tek başına başarabileceği bir iş değil. Sadece ortak bir yönelişe katkıda bulunma isteğiyle sınırlı kalacak bir çabaydı bizimkisi.
Türkiye Mesele’sine bakarsak, derginin bundan sonraki yaşamının nasıl ve hangi istikamette ilerlemesi gerektiğine sadece bu dergiyi çıkartanların yanıt vermesi eksik olacak. Bu nedenle birçok okuyucumuzla, çevre ve platformla kitap, kültür ve politika için birlikte neyi, nasıl yapacağımızı konuşmak ve birarada bir faaliyetin imkanlarını arayarak, birlikte yürümek istiyoruz.
15 Temmuz Darbe Girişimi ve ardından 21 Temmuz AKP-Erdoğan OHAL rejiminin totalitarizmi altında hiçbir şey olmamış gibi davranamayız. Totaliter bir Türkiye’nin Anayasal zemininin örüldüğü bu şartlarda, sosyal demokrasinin ilkesiz ve moral bozucu politikaları karşısında, aşağıdan, emekçiden, kadından, Kürt halkından yana, sosyalizme doğru adil, eşit ve insanca bir yaşamın koşullarının yaratılması için mücadele yürütmek; yayın, kültür ve politika alanında anlamlı bir karşı-duruş sergilemek ancak müşterek bir zemin üzerinde birlikte hareket etmekle mümkün olabilir. Mesele Kitap Dergisi olarak biz de bu yeni dönemin gereğine uygun bir şekilde, sahici ve yaratıcı bir eylemlilik içinde yer alacaksak, bunun 15 Temmuz öncesindeki gibi devam etmemesi gerektiği kanaatine vardık.
MHP ile tahkim edilmiş AKP-Erdoğan rejimine karşı, aşağıdan tahkim edilmiş birleşik bir demokratik ve sosyalist karşı-duruşu ortaya koyacak bir Mesele’ye ihtiyaç var. “Mış” gibi yaparak yürüyemeyiz; yürüyemeyeceğimizden değil, böyle bir yürüyüş biçiminin doğru olmayacak; tarihsel deneyimlerin talihsiz tekrarına düşmemek için, tek başına yürüyemeyiz…
Buradan meselesi olanlara “birlikte yürüme” çağrısı yapıyoruz. Her alanda, her zeminde birlikte yürümek, birlikte çalışmak, iş üretmek, mücadele etmek zorundayız.
Mesele Kitap Dergisi 10 yılı geride bırakarak mirası ve birikimiyle yeni dönemde yayınını sürdürebilmesi ancak gerçek toplumsal dinamiklere dayanması halinde mümkün olabilir. Sözümüz güçlü, Mesele’nin yapısı, bileşimi de güçlü, sahici ve örgütlü olmak zorunda.
O halde, 10 yılın ardından yapısı güçlendirilmiş bir Mesele Kitap, Kültür, Politika Dergisi için, burjuva düzeninin karşısında meseleleri aynı olanları birlikte yürümeye, ortak hareket etmeye ve ortak eyleme çağırıyoruz.
Sahici bir yayın, kulvarı ne olursa olsun aynı zamanda alternatif yeni bir yaşamın örgütlenmesidir…