Hakkımızda
Değerli Mesele dostu,
Basılı yayın hayatına Aralık 2016 itibarıyla son veren Mesele Dergisi, 1 Ocak 2017’den bu yana mesele121.org adresinde yayınına devam ediyor.
Neden mesele121?
Çünkü 10 yıl boyunca kesintisiz her ay yayınlanan Mesele 120. sayısı ile matbaalara veda etti ve internet 121. sayımız oldu.
Mesele’de amacımız kitaplar üzerinden Türkiye’yi ve dünyayı tartışmak ama sadece kitapla sınırlamıyoruz tabii ki…
Öncelikle “Sözümüz” var. Söyleyecek bir şeyiniz yoksa yayıncılık yapmanın da anlamı kalmıyor…
Sizin sözünüz de bizim için çok değerli… Hakemli dergi olmasak da belli kriterlerimiz var. meseledergisi@gmail.com adresine gönderdiğiniz tüm yazıları okuyoruz, değerlendiriyoruz.
Yazı Kalır
Birçoğumuz Grup Yorum’un Güleycan adlı parçasını biliriz ve de severek dinleriz. Dev-Genç Marşı’nı, Selam Olsun’u da bilir ve dinler. İşte…
Marksist ‘ana ilkeler’den biri ‘hayatı belirleyen bilinç değil, bilinci belirleyen hayattır.’ İnsanların düşünceleri, içine doğdukları hayat koşulları tarafından belirlenir. Bu…
Bugün edebiyatımızdaki kokuşmuşluğun, çürümüşlüğün, “tarafsızlık” adlı yutturmacanın gölgesinde ve yedeğinde egemen edebiyat anlayışına dâhil oluşun araçları sayılmayacak kadar çok. Bu…
Bir önceki yazıyı okuyan/lar anımsayacaktır: Öykücülüğe bir genel giriş yaptığımı ve ardından da ‘dünden bugüne öykücülüğümüz’ hakkında genel ama özetin…
Değerli öykücüler ve de öykü severler, konu başlığı altında okuyacaklarınız salt benim düşüncem değil. Çünkü bu konuda da, “güneş altında…
“Politikacılar çok yüzlü biçimde ama gerçekten de asla inanmadıkları şeyleri bile bize gerçekmiş gibi anlatırlar. İnanmadıklarına da inanmamızı beklerler. Hatta…
Kim ne derse desin. Kim kafasını kuma gömerse gömsün. Kim üç maymunluğa soyunursa soyunsun, gemisini yürüten kaptandır anlayışına sığınırsa sığınsın. Kim…
Kimi yazar korkaktır. Kendini ele vermekten çekinir. Saklanır birtakım engellerin altına. Gölgeler yaratır gerçek kişiliğini saklayan. Saklandığını sanır. İçtenlikten kaçtı…
Hayatta o kadar can sıkıcı şeyler ve işler var ki… Ne gücüm yeter yazmaya ne de zamanınız yetişir okumaya…İşte bu yüzden…
1Çok az kırdım, çoğu kez kırıldım; ama sevdiklerimi kaybetmedim hiç, sadece gelince zamanı vazgeçmesini bildim. Gidenler gitmeyi, gelen/ler de kalmayı…
Dünyada en çok satan kitaplardan biri de yaklaşık yüz dile çevrilen ‘Le Petit Prince’ (Küçük Prens) çocukların olduğu kadar, büyüklerin…
Okuduğumuz bir şiiri, hikâyeyi, romanı ya da yazıyı eleştirme hakkımız var. Onlardan bir şeyler alıp kendi dünyamıza katabiliriz yalnız hiçbir…