Cazın büyülü dünyasına adımını attığı okul yıllarında kıymetli isimlerle bir araya gelerek deneyim kazanan kontrbasçı Kağan Yıldız’ın müzik sevdası, aile ve öğretmenlerinin ışığında filizlenmiş. Sahne performansları ise onun müzikal kimliğini şekillendiren önemli birer unsur haline gelmiş.
Özellikle Wayne Shorter ve George Mraz gibi ustaların eserlerinin üzerinde derin izler bıraktığını belirten Yıldız, ayrıca Freddy Cole gibi efsanevi sanatçılarla aynı sahneyi paylaşmanın müzikal yolculuğuna büyük bir zenginlik kattığını vurguluyor.
Farklı müzikal bakış açılarıyla etkileşimin önemine inanan Yıldız, müziğin sınırlarını keşfederek kendini geliştirmeyi ve kendi müzikal hikayesini anlatan bir albüm kaydetmeyi hedefliyor.
Müzik kariyerinizde ailenizin etkisinden bahsetmişsiniz. Müzik, özellikle caz, hayatınıza nasıl girdi? Okul sıralarındayken bile şaşırtıcı isimlerle çalışmaya başlamışsınız!
Müzik öğretmeni olan dayım Orhan Akıncı sayesinde müzisyen oldum. Beni konservatuar sınavlarına hazırlayan ve ilk müzik derslerimi aldığım kişidir kendisi. 11 yaşında konservatuara başladım ve 16-17 yaşlarında okul arkadaşım ve değerli bir müzisyen olan Tolga Bedir sayesinde cazın varlığını keşfettim. O zamanlar kulaktan duyarak bir şeyler çalmaya çalışıyordum ve günün birinde bu müziğin hayatımı şekillendireceğini hiç düşünmemiştim. Yıllar geçti ve mezun olduktan sonra klasik müzik ile bağlarımı kopararak sadece bu müziği yapma kararı aldım. Konservatuarda okuduğum yıllarda çaldığımız gruplar olur ve konserlere katılırdık. Ben de abilerimin yedeği olarak onların katılamadığı etkinliklerde çokça çaldım.
Yerli ve yabancı birçok ünlü isimle sahne aldınız. Sizi en çok etkileyen sanatçılar hangileri oldu? Unutamadığınız performanslar var mı?
Çok fazla anı ve hikaye biriktirdim ve söylediğiniz gibi birçok caz müzisyeni ile beraber çaldım. Wayne Shorter’ın müziğini çok değerli buluyorum. Kontrbasçı olarak ise George Mraz’ı çok severim. Kaderin cilvesi beni müzisyen yapan dayım ile aynı gün vefat ettiler. Tebessüm ile hatırlayacağım en güzel anılarımdan bir tanesi ise 20’li yaşlarımda Freddy Cole ile beraber çaldığım konserde olmuştu. Freddy Cole, Nat King Cole’un kardeşi. Onun gibi piyano çalıp şarkı söyleyen bir müzisyen. Kontrbasçısı gelemediği için konserin organizatörü beni aradı. Ben de heyecanla bu teklifi kabul ettim, parçalarına çalıştım. Aynı gün konserden önce provaya gittim. Bana vereceği hiçbir nota kağıdı yoktu. Çünkü grup tüm parçaları ezbere çalıyordu. Bana sorduğu şu soruyu hiç unutmuyorum: “What you know?”
Ben de bir kağıda yazdığım ve iyi bildiğim, kendisinin söylediği ve söylemediği bir parça listesini uzattım. Ona bakınca çok mutlu oldu ve “Haydi başlayalım” dedi. Prova mükemmel geçti. Hatta yaşlı davulcu Curtis Boyd bana bu müziği çalmayı nereden öğrendiğimi sordu. Konsere kadar olan süreçte sürekli sohbet ettik. Amerikalı müzisyenler parça sırası pek yapmazlar ve Freddy de yapmadı. Bu yüzden ben de yan yana çaldığım gitarcı Randy Napoleon’a Freddy hangi parçayı çalmaya başlarsa bana onun ismini söyler misin diye rica ettim. Fakat hayat sürprizlerle dolu. Konsere çıktık ve Freddy arkasını bize doğru dönüp “I Remember You” dedi. Allah’tan bu parçayı biliyordum, ancak geri kalan parçalardan sadece 3’ünü provada çalmıştık. Konser çok güzel geçti ve eve mutlu bir şekilde döndüm.
Caz müzisyeni olarak siz neler dinliyorsunuz?
Cazın her stilini dinlemeyi ve yeni keşifler yapmayı seviyorum. Bunun dışında klasik müzik dinlemeyi çok seviyorum. Bir de Stevie Wonder ve Earth Wind and Fire olmadan bir hayatı düşünemiyorum.
Kağan Yıldız ve Can Çankaya Bakü Caz Festivali’nde
Can Çankaya ile yaptığınız Timeless albümünde özellikle Snowflake en dikkat çeken parçalardan biri. İlham kaynaklarınız neler? Müziğinizi ne besliyor?
Bu konuda yönetmen David Lynch’in çok güzel bir sözü var: “Bence ne zaman bir şey yapsan, bir resim ya da her neyse, fikirlerle gidersin ve bazen geçmiş bu fikirleri canlandırabilir ve onları renklendirebilir, yeni fikirler olsalar bile, geçmiş onları renklendirebilir.” Bu söz sanırım çok şey ifade ediyor. Bugüne kadar edindiğim ve hayatımın sonuna kadar edinmeye çalışacağım müzik bilgisi ve benim hayatım, ilham kaynaklarım ve müziğimi besleyen en önemli unsurlardır.
Çok sayıda müzisyenle iş birliği içindesiniz. Bu müzikal ‘dayanışma’ aslında bir ortaklık. Bu ortaklıktan nasıl bir sinerji doğuyor ve bu müziğinize nasıl yansıyor?
Bizim meslek, grup çalışmasıyla sonuca vardığımız bir meslektir. Uzun yıllardır bu şekilde çalıştığım için acaba tek başına yaptığım bir işim olsaydı nasıl olurdu diye hep düşünmüşümdür. Mesela piyano akordörü ya da tenisçi. Her meslekte olduğu gibi grup arkadaşlarınız o kadar önemlidir ki. Bir futbol takımını düşünün, dünyanın en iyi futbolcuları ama aralarında bir dostluk yok ve yeterli sinerjiyi yakalayamıyorlar. Bu takım başarılı olamaz. Aynı durum müzik için de geçerli ve güzel bir sinerjinin oluştuğu her grup iyi bir müzik yakalayacaktır.
Keşke birlikte çalabilseydim dediğiniz bir müzisyen var mı?
Spesifik bir isim hiç olmadı fakat çalıştığım her müzisyen her zaman beraber çalışmak istediğim sanatçılardan oluşuyor.
Kontrbas genellikle bir caz grubunda ritim bölümünde yer alırken, aynı zamanda harmonik ve melodik yapıya da derinlik katar. Sizin bu enstrümanı seçerken özel bir nedeniniz var mıydı? Ayrıca başka müzik aletleri çalabiliyor musunuz?
Ben bu enstrümanı kendi isteğimle seçmedim. 11 yaşındaydım ve konservatuvar sınavında çok iyi bir hoca gelip bana “Kontrbas çalmak ister misin?” diye sordu ve ben de kabul ettim. Kontrbasın ne olduğunu bile bilmiyordum. Okulda yardımcı olarak piyano dersleri aldım ve biraz piyano çalabiliyorum. Kontrbas çalmamdan dolayı, elektrik bas da çalabiliyorum çünkü sistem olarak her şey aynı.
Müzikal anlamda sahnede kendinizi iyi ifade etmenin sırrı nedir?
Elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum ve tabii ki yaptığım mesleği çok seviyorum. Çaldığım her notanın çok değerli olduğunu düşünüyor ve bizi izlemeye gelen insanlara güzel bir müzik dinletmek için elimden geleni yapıyorum.
Önümüzdeki dönem sizi hangi isimlerle yan yana göreceğiz? Planlarınız neler?
Yazın kendi albümümü kaydetmeyi düşünüyorum. Bu albüm kendi bestelerimden oluşacak. Can Çankaya ile yaptığımız Timeless’dan sonra kendi adımı taşıyan ilk albüm olacak. Bunun dışında, Sibel Köse, İmer Demirer, Can Çankaya, Tamer Temel, Ercüment Orkut ve Telvin ile konserlerimizin devam edeceğini umuyorum.
Sizin bir taraftan da akademik çalışmalarınız olduğunu biliyorum. Buradaki hedefiniz nedir?
Mayıs ayı içinde doktoramı tamamlıyorum. İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’ndaki görevimi sürdürmeyi çok istiyorum. Çok değerli öğretmen arkadaşlarımla güzel bir sinerji yakaladık. Öğrencilerimiz de çok yetenekli ve camiaya yeni müzisyenler kazandırmak için elimden geleni yapıyorum.
KAĞAN YILDIZ
1980 yılında İstanbul’da doğan Kağan Yıldız, ilk müzik derslerine müzik öğretmeni olan dayısı Orhan Akıncı ile başladı. 1991 yılında Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Kontrbas Bölümünü kazanarak Yrd. Doç. Engin Babahan ile çalışmalarını sürdürdü. Öğrencilik yıllarında İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası’nda çalan Yıldız, 2002 yılında mezuniyet sonrası çalışmalarında caz müziğinde devam etme kararı alarak Türkiye’nin önde gelen isimleri ile aynı sahneyi paylaştı. 2006 yılında Kerem Görsev Trio ile çalmaya başlayan müzisyen, Türkiye ve yurt dışında birçok festivalde çaldı. İstanbul’da Benny Golson, Freddy Cole, Dena De Rose, Kevin Mahagany, Jim Rotondi, John D’earth, Dave Samuels, Alain Mallet (Caribbean Jazz Project) gibi isimlerle de aynı sahnede konser yapma fırsatı buldu. 2017 yılında kayıtları yapılan ve Piyanist Can Çankaya ile ortak duo projeleri Timeless albümü 2018 yılında piyasaya çıktı. Kağan Yıldız konser çalışmaları dışında Bahçeşehir Üniversitesi ve İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı caz bölümünde kontrbas dersleri vermektedir.