Deniz Yüce Başarır’ın kadın yazarlarla sohbetlerden oluşan podcast serisi “Elim Kalem de Tutar Kadeh de”nin ikinci sezonu yepyeni romanı HınçAhınç’ı okurlarıyla buluşturan Figen Şakacı oldu. Şakacı’nın yeni kitabı ile ilgili ilk röportajı olan söyleşide ikili kitapları, hayatı, Türkçeyi, yeni Türkiye’yi, kayıpları, aileyi ve daha birçok şeyi konuştu.
Deniz Yüce Başarır’ın “Elim Kalem de Tutar Kadeh de” adlı podcast serisi, 21. yüzyılın sesini sayfalarına taşıyan üretken ve önemli yazarları daha yakından tanıtmayı amaçlıyor. Neşenin isyanla, hüznün kahkahayla iç içe geçtiği şıkır şıkır sohbetlerden oluşan podcast yaz arasını sonlandırarak yepyeni bir bölümle döndü.
Serinin yeni bölümünde hınzır ve muzip diliyle tanıdığımız Figen Şakacı’yı ağırlayan Başarır, aslında yepyeni bir kitabın ilk röportajını da yapmış oldu ve ikili, Şakacı’nın 18 Ekim’de raflarda yerini alan son romanı HınçAhınç’ı da konuştu. Şakacı’nın Bitirgen, Pala Hayriye ve Hayriye Hanım’ı Kim Çaldı adlı romanlarını içeren üçlemesinden Kesekli Tarla adlı öykü kitabına geniş bir yelpazede ilerleyen sohbette ikili hayattan, Türkçeden, İstanbul’dan, yeni mahallelerden, yeni gençlikten, yeni Türkiye’den, kedilerden, kayıplardan, aileden ve daha birçok kavramın içinden geçtiği sohbete, yazarın son romanı HınçAhınç’tan Başarır’ın okuduğu bölüm lezzet kattı.
“Tekne kazıntısı olmanın verdiği yalnızlığı yazıyla aştım”
Yazmanın büyük bir hediye olduğunu söyleyen Figen Şakacı, edebiyatla ilişkisinin başlangıcını “Evin küçük çocuğuyum. Sanki şöyle hissederdim: Yukarıda kendi aralarında bir şey oluyor, ben de dışarıda kalıyorum. Tekne kazıntısı olmanın verdiği yalnızlığı yazıyla ve kitapla, oradan kendime eşzamanlı bir aile yaratarak aştım. Sonra da tabii, yalnız yapılan bir iş olduğu için yazmak, hep bana eşlik etti,” sözleriyle anlattı.
Bir romana ya da öyküye başlarken masasında mutlaka Türkçe-Osmanlıca sözlükle birlikte etimolojik sözlükler bulundurduğunu söyleyen Şakacı yazma sürecini şu benzetmeyle aktardı: “Türkçe benim için umman. İstediğiniz kadar yüzme bilin, boğulmamak için sürekli çaba göstermeniz lazım. Açıldıkça açılırsınız, kıyıdan uzaklaşırsınız, yanaşırsınız ama oradaki yüzme ve yazma becerinizi kaybetmemek için hep o ummanın içinde olacaksınız,” diyor.
“Karşılıksız bir aşk gibi Türkiye’de yazar olmak benim için” diyen Şakacı, şöyle devam etti: “Çok seviyorum ama o da beni seviyor mu bilmiyorum. O da beni sevse biraz rahat ettirir diye düşünüyorum.”
“İhtiyarlaşmadan olgunlaşmayı ama neşemi kaybetmemeyi diliyorum”
“Büyümezsek yaşlanmayız,” diyen Figen Şakacı, “Kendim için de bunu diliyorum. İhtiyarlaşmadan, yaşlanmadan, ruhun o coşkusunu kaybetmeden olgunlaşmayı ama ciddileşmemeyi, neşemi kaybetmemeyi, sertleşmemeyi, o gençliğimdeki köşeli hale geri dönmemeyi, böyle parmak sallayan ustalarım gibi olmamayı diliyorum,” diye devam etti.
Podcast’in tamamını dinlemek için