Yönetmenliğini Devrim Tekinoğlu’nun, yapımcılığını Dersim Araştırma Merkezi’nden Hüseyin Ayrılmaz´ın üstlendiği RA adlı film 19 Mayıs 2024’te Filmforum’da (Köln) gösterildi. Çoğunluğu Dersimli olan izleyicilerin haklı beğenisini kazanan film başarılı bir belgesel olarak değerlendirilebilir. Bu başarıyı kısaca konseptteki içeriksel, görsel ve yerel tutarlılığın ekrana yansıması şeklinde açıklamak mümkün.
Belgeselin dayandığı temel kurgu bölge insanlarıyla kendi yerlerinde yapılan söyleşilerden oluşuyor. Dersim coğrafyasında hakim ve yaygın olan Alevilik inancı çoğunluğu yaşlı olmak üzere, burada yaşayan insanlar tarafından anlatılıyor, açıklanıyor ve hatta tanımlanıyor. Ekrana yansıyan görseller, yani Alevi deyişleri, ziyaretlerdeki ritüeller, yine inanca bağlı anlatılan, doğayı betimleyen motifler, kültler bu söyleşilerin anlaşılmasını kolaylaştırırken, aynı zamanda onları tamamlayarak filme mistik boyutta da bir zenginlik katıyor. Bu arada şunu belirtmek gerekir ki, yaklaşık bir saat süren filmde kesinlikle Dersim´in dışına çıkılmıyor. Bu bölgesel-mikro-analiz yöntemi de filmin belgesel kalitesini artıran önemli bir faktör.
Bölgesel (lokal) Tutarlılık:
Filmdeki görseller bana ister istemez “Dersim üç dağ içinde” adlı yöresel türküyü çağrıştırdı. Nitekim Vartan Margosyan´ın (1891/Harput-1965/New York) besteleyip seslendirdiği ve Ara Dinkjiyan´ın arşivinin desteğiyle Kalan Müzik tarafından orjinali yayınlanan bu türkü, Dersim coğrafyasını içine alan dağların gerek bölge tarihi gerekse bölgede yaşanan inançlar ve kültürler açısından ne kadar önem taşıdığını rapor edip kayda geçirir gibi.
Dersim hakikaten dağlar arasında kalan coğrafyasıyla dikkat çeken bir bölge. Bu dağlık coğrafyada yaşayan farklı kültür, etnisite ve inanç gruplarının her birinin kendi inanç tarzına göre doğayla doğrudan spiritüel-mistik bir bağ kurması, ağacı, taşı, çayı, dereyi, çiçeği-böceği ve hatta güneşi kişiselleştirerek ona seslenmesi, zorda kaldığında yardım dilemesi de anlaşılır bir şey. İşte bu sebeple RA filminde ekrana yansıyan ilk giriş sahnesinde güneşin doğuşu, final sahnesinde ise güneşin batışının Kürtçe ve Zazaca dualarla selamlanması Dersim’deki Alevilik inancının doğayla bağının ne kadar güçlü olduğunun altını çizer gibi. Filmdeki giriş sahnesi şöyle başlıyor:
Güneşi arkasına almış bir dağ, dağın üzerinde dalgalanan hafif bağlama tınıları ve Kürtçe bir dua. Bir kadın okuyor bu duayı:
“Bizi rızkından mahrum etme. Kapı komşuya da ver. Yazı yabanda kalmışlara, kuşlara ve böceklere, yılanlara ve kertenkelelere, yabandaki kurda… Onları da unutma. Rızkından bir parça kalırsa, onu da bu fakire ver.“
Dua bittikten sonra güneşi arkasına alan dağın üzerine büyük harflerle filmin ismi yansıyor. RA… İki harfin arkasında ise o kelimeyi tamamlayan güneş ışıkları var. Derken filmin ismine Zazaca bir cümle ekleniyor:
Rayé qesé ra berza (Yol cümleden uludur.)
Filmin yönetmeni ve kameramanlarından biri olan Devrim Tekinoğlu’nun açıklamalarından bu giriş sahnesindeki görselliğin tesadüf olmadığını anlıyoruz.
Devrim Kürtçe “raye“ olarak telaffuz edilen “yol“ kelimesine çok açılı, ama birbirini tamamlayan anlamlar yüklüyor ve özellikle Alevilik inancında “Raye Haq“ (Hak Yolu) olarak adlandırılan kavramın derinliğine değiniyor. Yine Devrim´in açıklamasına göre, filme kısaca “RA“ adının verilmesi aynı zamanda eski uygarlıklarla (Mısır, Sümer, Hitit…vb.) Alevilik inancı arasında köksel bir bağ olduğuna dair iddiasiz bir gönderimde bulunmak.
İçeriksel Tutarlılık; Rayé Haq (Hak Yolu)
Belgesel başından sonuna kadar Dersim’de yaşanan (yaşanmış olan) Alevilik inancının günlük pratiğe nasıl yansıdığı, nasıl bir felsefeye sahip olduğu, değer sistemi, inancın doğayla ve kutsal sayılan yerlerle ilişkisi hakkında izleyiciyi bilgilendiriyor. Bu bilgilendirmenin “kutsama ve güzellemelerden“ kaçınarak, tarihsel görüşlerden bağımsız bir tarzda, ve hatta çokça rastlanan politik iddialara da mesafe koyularak yapılması, filmin nesnelliğini güçlendiriyor. Bilindiği gibi sözlü – otantik anlatımlar, -her ne kadar anlatıcının öznel bakışını ele alsa da, yaşanan yaşandığı gibi anlatıldığından nesneldir, belge niteligi taşır.
Söyleşilerde yine Anadolu’da yaşanan Alevilik inancına özgü birtakım kavramlara da yer veriliyor. İzleyiciler anlatımlar aracılığıyla bu kavramların günlük pratiğe nasıl yansıdığı, ne anlama geldiği, kavramlar arasındaki bağlantılar hakkında aydınlatılıyor. Örneğin ikrar, itikat, bereket, kapı, evliya, pir, talip, rayber, ana, 12 imamlar, musahip, kirve, derviş, beyit, deyiş gibi kavramlar açıklanırken, bunların günlük hayatın bir parçası olduğunu, Alevilik inancının (felsefesinin) insan ilişkilerini nasıl etkilediğini net olarak görmek, kavramak mümkün. Yine Hızır kültü, Gağan şenlikleri, 12 imam orucu, cemler, semah dönme, rızalık alma gibi toplu yapılan ritüellerin Alevilik’teki ortak yaşamı nasıl desteklediği ve periyodik aralıklarla koruduğu da anlatımlara yansıyor.
Anlatımlara yansıyan başka bir gerçeklikse bu ritüellerin artık geçmişte kaldığı ve yerine getirilmediği yönünde. Hatta birkaç anlatımda bu tür ifadeler eleştirel bir tarzda açıkça dile getirilerek belgeselde kodlanıyor. Zaten söyleşilerin hemen hepsinde -di´li geçmiş zaman formu hakim. Yani çocukluk ve gençlik yıllarında Alevilik inancını günlük hayatlarında uygulamış olan bu kişiler, geçmişe özlemle bakarken, Alevilik inancının gelecek yıllarda devam edip etmeyeceği hakkında çok umutlu değiller.
İzlenim:
RA belgesel karakteri açısından son derece başarılı bir çalışma. Devrim’in de röportajlarında sıkça dile getirdiği gibi; bu film bir kayda geçme, arşivleme hedefi taşıyor. Hedefine ulaştığını söylemek mümkün.
Bu arada benim kişisel olarak filmde özellikle beğendiğim şey, anlatım tekniğindeki samimi ve özgün ifadeler. Verilen bilgilerin birbirini tamamlayacak şekilde, abartısız, ve önyargılardan uzak oluşu belgeselin ders malzemesi olarak okullarda kullanılmasına da uygun bir durum sağlıyor.
Bu belgeselde Alevilik Dersim’de yaşandığı şekliyle, çok kapsamlı ve katmanlı olarak anlatılıyor. Hem Aleviler´in hem de Alevilik dışında kalan herkesin konu hakkında doğru bilgi edineceği yetkin ve temiz bir çalışma.
Emeği geçenlere teşekkürler!