10 yıl önce basılan ve üç baskıya ulaşmış “Dokuz Oda Cinayetleri” okurları için raflardaki yerini aldı. Açıkcası romanı okurken kelimelerin peşinde sürüklendim. Olaylar birbiri ile bağlantısız gibi görünse de sebep sonuç ilişkisi düşünüldüğünde her bölüm mantıklı bir noktada buluştu.
Bölümlerin sonunda ise bir sonraki bölümü okumak için meraklandım. Her detay en ince ayrıntısına kadar belirtilmiş olması ise yazarın ustalığını göstermekte.
Roman orkide ve incilerle dolu naif bir düğünle başlıyor. Düğün de bir cinayetle… İlk anda katili ve maktulü tanıyor olmamız romanın hızına hız katıyor. Okur daha “Kim?” sorusuna odaklanmadan bu çok katmanlı kurgusu olan romanda akla takılan “Neden?” sorularına cevaplar arıyor.
“Bazen romanın konusu bile okur için önemli değildir. Okur, daha önce tanıma şansına sahip olduğu yazarın anlatım, ifade gücü, kelime dağarcığının zenginliği, tasvir yeteneğinin mükemmelliği, romanında yarattığı kişilerin her zaman çevresinde görmeye alışık olduğu karakterler oluşu, onları kendine yakın görüp benimsemesi, bir anda okuru romanın içine çeker ve kendini o dünyada bulur.
Ayşe Erbulak bu yeteneklere sahip bir yazar. Kaleme aldığı roman veya hikâyelerini okurken hep kendimi o dünyanın içinde bulurum. Türkçe polisiye edebiyatında bu değerlere ulaşmış müelliflerin sayısı maalesef henüz az. Yazar bu romanında da başarılı kurgusu, olay zenginliği, yarattığı heyecan ve gerilimle anlatımın doruklarına varmış.
Mutlaka okunması gereken bir roman…
¨Türk okuru ve yazarı olarak sana teşekkür ederiz Sayın Erbulak¨ diyerek teşekkür ediyor polisiye gerilim romanı yazarı Osman Aysu da…
Bizim de söyleşimiz aynı duygularla başlıyor:
Ayşe Erbulak yazar olmaya ne zaman karar verdi?
“Yazar” olmak için ilk satırlarımı yazmadım. Sadece Norveç’te oturduğum yıllarda vaktimi boş geçirmemek üzere bir polisiye “kurgu” yazmaya başlamıştım, sonra o satırlar kartopu gibi büyüdü ve kitaba dönüştü. “ÇOK ŞEKERLİ ÖLÜM” ortaya çıktı. Ben romanı 2007’de yazmaya başladım, ama yayınlanması 2012’yi buldu. Aslında beni yazar yapan bambaşka biri oldu. Edit etsin diye ustamız Necati Güngör’e kitabı götürdüğümde “Bana ikinci kitabını getir ki niyetini anlayayım, yoksa düzeltmem” dedi. Ben de hemen ardından “LİMONİ ÖLÜM”ü yazdım.
Ayşe Erbulak romanında katili değil de onu katil yapan sebepleri merak ettirmeyi ve adeta katillere hak verdirmeyi hedefliyor. Neden?
Bir polisiye romanın en klişe hali “katil kim?” sorusudur. Ben ilk üç kitabımda bunu yaptım ama sonra kendime bir tarz edinmem gerektiğine karar verdim ve okura tek bir “Kimdir canım bu katil” sorusu yerine bir dolu soru sordurmak istedim.
Polisiye roman yazmaya nasıl karar verdiniz? Neden Polisiye Roman?
-En sevdiğim tür çünkü. Ve ben çok iyi bir polisiye kitap okuruyum.
Roman kahramanı Deniz eşinin ihanetine uğramış, alkol ve seks bağımlısı adeta. Romandan yola çıkarak acaba toplumda erkek üzerindeki baskı ve sorumluluk daha mı fazla? Dolayısı ile erkeklerin bu ülkede şiddete ve haksızlığa uğradığını düşünüyor musunuz?
Ben kadın & erkek ayırımına karşı biriyim, ben İNSAN olabilmeyi seviyorum. Evet toplumda erkeklerin de şiddet gördüğünü ama tabii bu şiddetin güç yerine psikolojik olduğunu düşünüyorum. Çünkü çevremde böyle çok erkek gördüm. Mesela “baba” olmak istemeyen erkeklerin kadınlar tarafından “zorla” çocuk sahibi yaptırıldığına çok şahit oldum.
Dikkatimi çeken birkaç nokta oldu. Pedofili ve ensest ilişkiye yer vermişsiniz kitabınızda. Bu kişilerin ölümle cezalandırılması hakkında ne düşünüyorsunuz? Kanun adamı olan Deniz neden öldürmek gibi bir dürtüsü var?
Pedofili ve ensest maalesef değil ülkemizde dünyada çok yaygın bir SUÇ. Ne acı ki bunun da örneklerini çevremde gördüm. Bu kişiler zaten bir çocuğun hayatını öldürüyor, küçükken bir büyük tarafından cinsel tacize uğrayan birinin bir tarafı ölür. Şu en son basında da yer alan sucu olayı ne kadar acı. Bence o adamı herkes kendi içinde öldürmek istemiştir.
Cinayet kurgularını oluşturmak için kullandığınız bir yöntem var mı?
Özel bir yöntem yok. Çok çapraşık ve anlaşılmaz olmasını istemiyorum ama çok da basit olmasına da karşıyım.
Romanlarınızda yer alan karakterleri nasıl oluşturuyorsunuz?
Çoğu yaşayan ve tanıdığım insanlar, sadece üstlerine biraz fazla kostüm giydirip makyaj yapıyorum.
Bir söz vardır. Kusursuz cinayet yoktur diye, ne dersiniz?
Bence kusursuz cinayet vardır.
Polisiye roman dalında eser veren önemli bir yazarsınız. Polisiye roman yazmak isteyenlere önerileriniz ne olur?
Bol bol kitap okumalarını, gözlem yapmalarını ve düzenli yazmalarını.
Yazmak ne ifade ediyor sizin için?
Yazmak dünyanın en büyük özgürlüğü.
Bu söyleşiyle, böyle diyerek sorularımızı tüm samimiyeti ile cevaplayan, polisiye roman okumayı sevenler için Erbulak katili değil de sebeplerini merak ettirmeyi ve adeta katillere hak verdirmeyi hedefliyor.
Polisiye roman okurları için oldukça sürükleyici ve okumaları için göz kırpıyorum.