Tüm dünyada kim bilir kaç insanın hayatına değdin, değiştirdin. Ben de onlardan biriyim. Şiirimsiler yazdım ilkokuldan beridir. Herkes hayatının bir döneminde şairdir ve ben de onlardan biri olarak görüyordum kendimi. Benimkisi biraz uzun sürmüştü, o kadar. Evinde, mutfağında, sokağında, hatta otobüs durağında aklına geldiğinde çiziktirendim.
Bir metni, şiiri değerli kılan nedir, bilmiyordum ama senin şu satırlarını okuyana kadar benim gibi isimsizlerin yaptıklarının baştan değersiz olduğu kabul etmiştim:
“Bize öğretilen ancak son derece yüksek kalite şiirin şiir olduğudur; şiir mühim meseledir ve yazabilmen, hatta okuyabilmen için üstad olman gerekir. Birkaç şair ile bir sürü İngilizce bölümünü ayakta tutan da budur zaten. Pek güzel, ama ben başka bir şeyin peşindeyim; şık bir pasta olarak değil, ekmek olarak şiirin; baş yapıt olarak değil, yaşamak için yapılan iş olarak şiirin[S:66]”[1]
Sayende korkmadan yazıyorum. Bu kadar olsa bile çok şey demek benim için de, değil. Kendi kendime başa çıkamadığım bir bunalımı senin Yerdeniz ülkende yeniden yolculuk ederek geçirdim. Seninle en uzak sahile gittim, yaşamın öte kıyısından hayata baktım. Beşlemenin sonunda daha bir güçlü bakabildim meselelere. Aslında Yerdeniz beşlemesi ve tüm diğer bilim kurgularınla kendi yaşadığım hayatı sorguladım. Buraya dair çok samimi bir derdin vardı ve benzer dertlerimiz olduğu hissettiğimden seni hep yakınım bildim.
Karanlığın Sol Elinde önümüze koyduğun ihtimal müthişti, “ya bir cinsiyetiniz olmasaydı?” sorusu tüm hayatı yeniden düşündürmeye aday. Ama bir duygu daha hatırlıyorum bu kitaptan bana kalan, kış gezegenin koyu soğuğunda kurulan, sıcacık içimi ısıtan hayat arkadaşlığı. Keza Mülksüzlerdeki kurgu da öyle, Gülün Günlüğü’ndeki nefis hikayeler de. Bir yandan fırtı zeka bir yazar olarak çıktın karşımıza diğer yandan kulağımıza masallar fısıldadın. Aklına ne takıldıysa paylaştın bizle, anladık hepsini ve bizde aldık, aklımıza takılanlarla çoğalttık onları.
Hüzünlü müyüm? Ben ailemden birini kaybettim, tabii ki hüzünlüyüm ama bugün kocaman bir aile olduğumuzu fark ettim Facebook’a girince. Ancak senin samimiyetin bunca insanı bir araya getirebilirdi.
Kadınlar Rüyalar Ejderhalar başucu kitaplarımdan. Bir zamanlar sevdiklerime hediye eder dururdum. Biraz da dağınık bir kadın olunca, kalmamış elimde sanmış, ikincisini almışım, elimde ikisi de çizile çizile okunmuş iki kitap olmuş sonunda. Pazar günü tanısan çok seveceğine kefil olacağım güzellikte bir kadın arkadaşım misafir oldu bana, Alev. Kitabını illa ki okuduğunu tahmin ettim ama yine de paylaşmak istedim onunla. Yani Pazartesi sabahı anmıştık seni.
Kitap kapağına bakıyorum şimdi, ışıl ışıl gözlerin. Canım Ursula, biliyorsun değil mi, daha çoook danışacağım şeyler var sana. Sen de illa bir umudu işaret edip, hayatın en koyu yerinde gizlenmiş sihri çıkaracaksındır karşıma.
Canla, muhabbetle
[1] Le Guin Ursula K.,2009, Kadınlar Rüyalar Ejderhalar, Çev: Müge Gürsoy Sökmen, “Bu fikirler aklınıza nereden geliyor”, Metis Yayınları, İstanbul