İçişleri Bakanlığı Göç İdaresinin istatistiklerine göre 16 Kasım 2017 tarihi itibarıyla Türkiye’de yaşayan geçici koruma kapsamındaki Suriyelilerin sayısı 3 milyon 320 bin. Bu sayı sadece geçici koruma statüsünde olanlara ait. Afganlar, Somalililer, Türkmenler, Gürcüler; kaçaklar, ikameti olanlar, başka ülkeye gitmek üzere bekleyenler, mülteciler dâhil değil. Kaç kişiler? Nasıl yaşıyorlar? Neden buradalar? Göz ardı edemeyecek kadar çoklar, yolda, iş yerinde, evlerimizde ve her yerde illa ki karşımıza çıkıyorlar.
Genco Erkal belgesel tiyatro formunda tasarladığı Göçmenleeeer oyunuyla meseleyi sahneye taşıdı. Oyunun yazarı Rumen asıllı Matei Visniec’in kendisi de göçmen, aynı zamanda Radio France Internationale’deki görevi kapsamında göçmenlerin, mültecilerin sorunlarıyla iç içe yaşayan bir gazeteci.
Visniec Göçmenleeeer’i “Tiyatro bu konuların tartışılacağı bir ortam olabilir mi” sorusundan yola çıkarak kaleme alıyor. Göçmen olmak alt başlıklarında en iyi ihtimalle parasını tefecilere kaptırmaktan, organ mafyasına ya da insan tacirlerine satılmaya, ucuz emek olmaktan yerliler tarafından bir sürü yöntemle ötekileştirilmeye çok çeşitli acıyı kapsıyor. Visniec’in benimsediği doğrudan anlatım, tek bir hikâye yerine çok çeşitli durumlara ilişkin kesitlerin yer aldığı skeçler ve ironik bir dil meselenin ancak böyle anlatılabileceğini düşündürdü bana.
Genco Erkal’ın oyunu videolarla besleyerek sahneye koymasının ise izleyicinin üzerinde iki farklı etkisi olduğunu sanıyorum. Bazı bölümlerinde gerçeklik algısını artırıyor, belgesel bir film izlediği hissini uyandırıyor. Absürt sahnelerde ise seyirciyi göçmenler konusundaki önyargılarıyla yüz yüze getiriyor.
Bu topraklarda, bugünlerde göçmenin adı Suriyeli… Milyonlarca Suriyeli savaş nedeniyle ülkesini terk etti ve 3 buçuk milyonu Türkiye’ye sığındı. Göz ardı edemeyeceğimiz kadar çoklar ve bir şekilde mutlaka karşımıza çıkıyorlar. Bu nedenle gündemimizin önemli bir maddesini de oluşturuyorlar. Ve büyük bir çoğunluğumuz Suriyelilerin tembel, pis, işimizi elimizden alan, savaşmayı göze alamamış, ülkesini yüz üstü bırakmış, çıkarcı, fırsatçı kişiler olduğunu düşünüyoruz. “Biz savaşa girsek ülkemizi savunuruz, kaçmayız. Zaten kimse bizim gibi kabul etmez bizi. Biz açız ama yardımlar hep Suriyelilere gidiyor. Bizim yarı ücretimize çalışıyorlar, işimizi elimizden alıyorlar. Onlar kötüler, biz iyiyiz. Onlar az gelişmişler, bizler yerliyiz.” Siz böyle düşünmüyor olabilirsiniz ama bu cümlelerin en az biriyle mutlaka karşılaşmışsınızdır.
Çok kolay zamanlarda yaşamıyoruz. İşsizlikten, yoksulluğa, kadın cinayetlerinden, çocuk yaşta evliliğe, etnik ayrışmadan, muhafazakâr – laik çatışmasına nice konuda kamplara ayrılmışız ve hepimizin tek ortak noktası, çok kızgınız. Tüm bu negatif duygularımızın en kolay hedefi Suriyeliler. Çünkü onlar en zayıf halka.
Olumlu ya da olumsuz “yerliler” olarak Suriyelilerle birlikteliğimizi onlar ve biz olarak hikâye ediyoruz. Oyunda Suriyeliler ve biz varsayımımızı tepe taklak edecek sorular çıkıyor karşımıza: “Ya o botta siz olsaydınız?” Her şeyinizi, evinizi, şehrinizi, geçmişinizi, hatıralarınızı; herkesinizi, ailenizi, dostlarınızı bırakıp gittiğiniz nasıl bir yerdir? İnsan neden çıkar böyle bir yolculuğa? Gittiği yerde öteki olacağını bile bile nasıl yola çıkar? Geleceğimizin bunca belirsiz olduğu bugünlerde karşı karşıya kalınması zor sorular bunlar. Ama hem kendi geleceğimizi inşa etmek hem de birlikte yaşamak zorunda olduğumuz göçmenleri anlayabilmek için çok gerekliler.
Neresinden tutsan el yakan bir mesele göçmenlik. Oyundaki skeçler de ha keza öyle, her biri ayrı buruk, her biri ayrı acı. Abartılı oyunculuklarla başa çıkılması imkânsız bir oyun Göçmenleeeer ve oyuncuların gerçekçi oyunculuklarını, hikâyeyi seyircinin yüzüne çarpan sakinliklerini özel olarak kutlamak gerek. Yönetmenliğini Genco Erkal’ın üstlendiği oyunda Erkal aynı zamanda, Şirvan Akan, Ayşe Lebriz Berkem, Lütfi Can Bulut, Cem Çetin ve Yiğit Yarar ile birlikte rol alıyor.
Birleşmiş Milletlerin 2017’de revize ettiği Dünya Nüfus Tahminleri raporuna göre 2010-2015 yılları arasında Asya, Afrika ve Güney Amerika’da yaşayan 2,2 milyon kişi Avrupa, Kuzey Amerika ve Avustralya’ya göçmüş. Bunlar net göç rakamları. Yani ülkeler ve kıtalar arası göç eden sayısı çok daha fazla. Yine de insanların tercih ettiği ve terk ettiği ülkeler olduğunu anlamak için yeterli bir istatistik verisi. Bu istatistiğin hikâyesi“Ülkelerimiz ölüyor, bir ülke ölmeye başladıktan sonra yapacak bir şey yoktur” sözleriyle dile getiriliyor oyunda. Sahi siz ne yaparsınız ülkeniz öldüğünde?