Yaşar Kemal’in 1970 yılında yayımlanan, 13 dile çevrilerek dünyada yoğun ilgi gören romanı büyük bir prodüksiyonla 36 yıl aradan sonra Şehir Tiyatroları’nda seyircisi ile Buluştu.
Yiğit Sertdemir’in uyarlayıp yönettiği, Ahmet ve Gülbahar’ın aşk hikâyesini konu alan “Ağrı Dağı Efsanesi” 1 Ekim 2024 Çarşamba günü 20.30’da Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nde özel davetliler ile galasını yaptı.
Dramaturgisini Sinem Özlek’in, müziğini Oğuzhan Balcı’nın, dekor tasarımını Barış Dinçel’in, kostüm ve kukla tasarımını Candan Seda Balaban’ın, ışık tasarımını Osman Aktan’ın, ses tasarımını Gökhan Suna’nın, koreografisini Senem Oluz ve Özge Midilli’nin, müzik direktörlüğünü Burçak Çöllü’nü
Konusu ise şöyle;
Kapısına kadar gelen bir atı geri vermeyerek geleneğine sahip çıkma sorumluluğunu üstlenmek zorunda kalan Ahmet’le, hem atın hem de bölgenin yönetiminde söz sahibi olan Mahmut Han’ın kızı Gülbahar’ın hikâyesi; Yaşar Kemal’in usta kaleminde hem kültürün rengi, hem tarihin izi, hem halkın yükünü taşıyan Ağrı Dağı Efsanesi’ne dönüşmüştür.
36 Yıl Önce “Ağrı Dağı Efsanesi”
Yaşar Kemal’in destan, masal ve roman özelliklerini gösteren önemli eseri “Ağrı Dağı Efsanesi” yayımlanışının 18. yılında 1988-89 sezonunda seyircimizle buluşmuştu. Ali Taygun’un yönettiği oyunda dönemin genç ve usta oyuncuları olan Mustafa Alabora, Adnan Altay, Mustafa Aslan, Tuncay Atayata, Metin Çekmez, Nuri Ergün, Erdoğan Gemicioğlu, Saltuk Kaplangı, Gökhan Mete, Naşit Özcan, Ahmet Uz, Aliye Uzunatağan, Avni Yalçın, Erhan Yazıcıoğlu, Aytaç Yörükaslan rol almıştı.
“Belki Oluruz Masal. Kılıç Ortadan Bir Kalksa”
Dokunabilse… Ah bir dokunabilse…
Masal olamayanların ülkesinde, efsaneye mahkûm bir ahire adım adım gitmek…
Belki oluruz masal. Kılıç ortadan bir kalksa.
Kavuşuruz.
Dokunuruz.
Oyun ile ilgili düşüncelerim;
36 yıl sonra sahneye konan “Ağrı Dağı Efsanesi” birçok detay ile beraber gece boyunca tüm dikkatleri üzerine çekti. Yönetmen Yiğit Sertdemir çok önemli detaylar çıkarmış ortaya. Özellikle ışık ve sahne tasarımı son derece başarılı. Özelikle diyorum çünkü gerçekten tüm oyun boyunca kendisine hayran bırakan iki önemli unsur vardı. Birincisi “At” tasarımı ile Candan Seda Balaban harika bir at kuklası çıkarmış ortaya. Bu “At”ı oynayan Özge Midilli‘nin koreografisi ise mest etti. Gerçek bir “At” sahnede koşarcasına ilüzyonunu tam anlamı ile hakkını verdi. İlk defa bir oyunda ve tam da yerinde uzun hava söyledi ki oyuncu Arda Alpkıray, tüm dikkatleri üzerine çekti. Yiğit Sertdemir’in rejisindeki önemli detayları zamanla yapacağım özel röportajlar ile tek tek anlatacağım. Ancak bu önemli iki nokta son derece ön plandaydı. Kendilerini tebrik ediyorum.
Kılıç ortadan bir kalksa.
36 yıl sonra Yaşar Kemal gibi önemli bir ustanın eserine ye verilmesi bir oyuncu ve seyirci olarak beni çok mutlu etti. Nice önemli yerli yazarlarımıza.
Bu sene repertuvarda Nazım Hikmet ve Haldun Taner de var.. Tabii ki bu repertuarın Orhan Kemal, Aziz Nesin, Tuncer Cücenoğlu, gibi isimlerle de çoğalmasını isterim.
Ah bir dokunabilse…
Festivallere bizim oyunlarımız ve motiflerimiz ile gitmek bizim vizyonumuzu da son derece önemli bir noktaya taşıyacak.
Mesela “İstabul Tiyatro Festivali”nde İstanbul Şehir Tiyatrosu da olmalı. Mesela bu güzel oyun “Ağrı Dağı Efsanesi” Neden yok merak ediyorum. Bunu sormanın sebebi çok değer verdiğim bir kurum olması.
Bizim olanı başka kültürlere anlatmak asli görevimiz olmalı..
Yeni sezonda teması “BARIŞ” olan İstanbul Şehir Tiyatroları’na ve tüm seyircilere keyifli sezonlar dilerim.
Oyun, 2-5 Ekim, 9-12 Ekim 2024 tarihleri arasında Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nde Devam Ediyor.